Makaleler

Aganta Burina Burinata Romanının Özeti ve Tahlili

Yazar: Ali Külek
Aganta Burina Burinata Romanının Özeti ve Tahlili

Aganta Burina Burinata romanı, Halikarnas Balıkçısı lakaplı Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın en bilinen eserlerinden biridir . Deniz Gurbetçileri, Ötelerin Çocukları, Uluç Reis gibi romanlarında yazarı olan Cevat Şakir Kabaağaçlı, eserleri ve yazıları dışında da sansasyonel hayatı (Sürgün olması ve babasını öldürmesi) ile yaşadığı dönemde adından çokça söz ettiren bir yazardır. Cevat Şakir Kabaağaçlı adlı yazarın hayatı ve eserleri hakkında ayrıntılı bilgi için “Halikarnas Balıkçısı, Hayatı ve Eserleri” başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz. Bu yazımızda Halikarnas Balıkçısı’nın Aganta Burina Burinata adlı romanının özetini ve tahlilini yapacağız.

Aganta Burina Burinata Romanının Konusu

Mahmut Adlı bir gencin çocuk yaştan itibaren denizci olmak istemesinin ve amacına ulaştıktan sonra köyüne dönerek denizcilik yerine toprak işleri ile uğraşmaya başlamasını anlatır. Aganta Burina Burinata adlı roman, Mahmut adlı karakterin deniz ve kara (toprak) arasında tercih yapmasını anlatır.

Aganta Burina Burinata Romanının Teması

Deniz ve kara olguları arasında hangisinin daha yaşanılabilir olduğu ve deniz insanının mı yoksa toprak insanının mı daha iyi olduğu tartışılır.

Aganta Burina Burinata Romanının Özeti

Aganta Burina Burinata adlı roman Mahmut’un çocukluğu ile başlar. Mahmut’un ailesindeki tüm erkek bireyler denizcidir. Mahmut, denizci olma hayali ile büyür. Ancak Mahmut’un babası Süleyman Kaptan denizin zorluklarından ve tehlikelerinde sıkılmış bir denizcidir. Mahmut’un babası için deniz ölüm, toprak yaşam demektir. Bu yüzden oğlu Mahmut’un da denizci olmasını istemez. Mahmut’un amcası Davut ise denizden kopamayan deniz aşığı bir denizcidir ve Mahmut amcasına özenmektedir.

Mahmut’un denizci olma tutkusu o kadar fazladır ki diğer çocuklar ile normal oyunlar oynamak yerine çalı çırpıdan bir gemi yaparak pınarda yüzdürüp kendi kendine eğlenmeyi tercih eder. Gemisi ile pınarda oynadığı bir gün gemisinin su üstünde ilerleyişini seyre dalar. Amcası Davut’un sesi ile irkilen Mahmut, koşarak amcasının yanına gider. Amcasının ne işin var burada sorusuna elindeki gemiyi göstererek cevap verir. Seferden yeni dönen Davut Kaptan’ın oyuncak gemiyi eline alıp yere atması ve ayağının altında ezmesi bir olur. Gemisinin parçalanması ile dünyası yıkılan Mahmut, amcasının yarın sana daha güzel bir gemi yaparız sözüne çok sevinir ve küçük gemisini unutur. O geceyi yeni gemisinin hayalini kurarak geçirir. Ertesi gün Mahmut, amcası ile denizci kahvehanesine giderler. Mahmut’un amcası Davut Kaptan oradaki denizciler ile hem sohbet eder hem de Mahmut’a söz verdiği gemiyi denizci dostları ile el birliği yaparak bitirirler. Yeni gemisi ile denizcilik aşkı daha da kabaran Mahmut, oyuncak gemi ile çok güzel vakitler geçirir. Ancak bir sabah uyandığında gemisinin koyduğu yerde bulamaz. Mahmut oyuncak gemisini kimin aldığını çok iyi bilir. Mahmut’un babası Süleyman Kaptan, oğlunun denizci olmasını istemez. Mahmut’un denizcilik sevdasından vazgeçmesi için onu eskici Kirpi Halil Usta’nın yanına çırak verir. Mahmut’un yeni işi, Mahmut’a deniz tutkusunu unutturacağı yerde daha da alevlendirir. Çünkü ustası Kirpi Halil Usta da yaşlı bir denizcidir. Kirpi Halil Usta, Mahmut’u yetiştirirken bir denizci edası ile çalışır. Denizci terimleri kullanır ve Mahmut’a denizcilik ile ilgili birçok şey öğretir. Mahmut’un babası bu durumu öğrendiğinde Mahmut’u Kirpi Halil Usta’nın yanından alarak mahalle mektebine yazdırır. Mahmut, mahalle mektebinde Kur’an surelerinin bazılarını, Osman Gazi’den başlayarak bütün padişahların ve peygamberlerin isimlerini öğrenmeye çalışır. Ancak Mahmut’un aklı hala denizciliktedir. Mahalle mektebinde, Ateşoğlu’nun kızı Fatma’nın arkasına saklanır ve eline aldığı birkaç ip ile gemici düğümleri yaparak vakit geçirirdi. Topal Hoca, bir derste Mahmut’u sözlüye kaldırır. Mahmut, Fatma’nın yardımı ile başlarda iyi gitse de son anda yaptığı hata Mahmut’un falaka cezası almasına sebep olur. Mahmut için falaka cezaları diğer günlerde de rutine binecektir.

Mahmut’un ilk denizcilik deneyimi Fatma’nın babası Balıkçı Ateşoğlu ile olur. Ateşoğlu’nun teknesi ile çıktığı balık avında Mahmut deniz için yaratıldığını anlayacaktır. Ailesinin uğraşlarına rağmen deniz tutkusundan vazgeçmeyen Mahmut, küçük amcası Hakkı Reis’e kendisini gemisine alması için yalvarır. Cimri bir adam olan Hakkı Reis, normal şartlarda böyle bir teklif ile gelen başka bir çocuk olsa hayatta fırsatı kaçırmaz. Ancak Mahmut’un babası Hakkı Reis’in ağabeyi olduğu için ağabeyinden çekinir. Mahmut’a da baban ile bir konuşayım der. Aynı zamanda da Fatma, Mahmut’un annesini Mahmut’a izin vermezler ise Mahmut’un evden kaçabileceğini söyler. Mahmut’un anne ve babası bu olanlardan sonra Mahmut’un denizci olmasına istemeye istemeye razı olurlar.

Mahmut artık gerçek bir denizcidir. Uzun yıllar süren denizcilik macerasında denizde yapılabilecek birçok farklı işte çalışır. Uzun yılların sonunda Mahmut, deniz ile ilgili her şeyi öğrenir ve denizin büyüsünü gizemini kendince çözer. Mahmut için denizin gizemli, ilgi çekici hiçbir yanı kalmaz. Bu yüzden memlekete dönmeye karar verir. Çocukluktan beri sevdiği Fatma ile evlenip mutlu bir hayat sürmeyi planlar. Mahmut denizcilik yaptığı yıllarda anne ve babasını kaybetmiştir. Memleketine döndüğünde doğup büyüdüğü evi yıkık dökük bir halde bulur. Evin anahtarının komşudan aldıktan sonra annesinin mezarını ziyaret etmek ister. Ancak annesinin mezarını bulamaz. Harabe haldeki evi temizleyerek o geceyi baba evinde geçirir. Ertesi gün çocukluk arkadaşları ile sohbet ettikten, özlem giderdikten sonra Ateşoğlu’nun evinin yolunu tutar. Mahmut, Fatma’yı çok özlemiştir. Mahmut ilk olarak Ateşoğlu ile karşılaşır. Ancak Ateşoğlu, eski Ateşoğlu değildir. Yıllar onu yaşlandırmıştır. Mahmut’u bile zar zor tanır. Ateşoğlu’nun bakışları donuktur. Eve giren Mahmut, Ateşoğlu’nun karısına Fatma’yı sorar ve tarlada olduğunu yakında geleceğini öğrenir. Evde beklemeye dayanamayan Mahmut, kasaba’ya iner ve dostları ile olanı biteni konuşur. Ertesi gün tekrar Fatma’yı görmek için Ateşoğlu’nun evine gider. Ancak Fatma henüz gelmemiştir. Fatma’yı beklemeye başlayan Mahmut, bir süre sonra Fatma’nın uzaktan geldiğini fark eder. Gelen kişiye doğru yürüdüğünde gelen kişinin yaralı yüzünü görünce yanıldığını düşünerek duraksar. Ancak gelen kişi Fatma’dır. Fatma Mahmut’u tanır ve yüzünü kapatarak Mahmut’a yaklaşır. Mahmut, Fatma’nın yüzünün haline şaşırsa da fikrinden vazgeçmez. Fatma’ya onunla evlenmek istediğini söyler. Fatma bu teklifi kabul etmez. Çünkü mutlu olmayacaklarını düşünür. Mahmut ne kadar uğraşsa da Fatma’yı ikna edemez. Fatma, asıl kararımı yarın akşam söyleyeceğim diyerek Mahmut’u gönderir. Mahmut ertesi gün Fatma’nın başına gelenleri sorup soruşturmaya başlar. Fatma’nın Ateşoğlu ile bomba kullanarak balık avlamaya çalıştıklarını ve bombanın Fatma’yı bu hale soktuğunu anlatırlar. Atesoğlu’nun da bu hadiseden sonra çöktüğünü ve durumunun kötüleştiğini öğrenir. Akşam olduğunda Fatma’nın yanına gitmek için Ateşoğlu’nun evinin yolunu tutan Mahmut, evden içeri girdiğinde Fatma’yı sorar. Ancak Ateşoğlu’nun eşi, Fatma’nın köyü terk ettiğini, bir daha hiç dönmeyeceğini ve Mahmut’un da peşini bırakmasını istediğini söyler. Mahmut, evden çıkar çıkmaz Fatma’yı aramaya başlar. Aklına gelen her yeri arasa da Fatma’yı hiçbir zaman bulamaz. Geçen zaman ile birlikte Mahmut da umudunu yitirir ve hayatına devam etme kararı alır.

Mahmut’un babasının yakın arkadaşı olan Zeynel Kaptan, denizcilikten el ayak çekmiş kendini toprak işlerine vermiş biridir. Zeynel Kaptan Mahmut’u kızı Ayşe ile evlendirmek ister. Bunun için de araya aracılar sokar. Mahmut, başlarda birikimi olmamasını evlenmemek için bahane olarak sunsa da Zeynel Kaptan oldukça varlıklı biri olduğu için hiçbir birikime ihtiyacı yoktur. Mahmut evlilik olayına sıcak bakmaya başlar. Ayşe’yi de çocukluktan tanımaktadır. Ayşe de Mahmut’a çocukluktan beri aşık bir kızdır. Mahmut’un geri döndüğünü ilk duyduğu andan itibaren Mahmut ile evlenme hayalleri kurar. Mahmut’un da evliliğe ikna olması ile Mahmut ve Ayşe’nin düğünleri yapılır.

Mahmut ve Ayşe ilk zamanlar mutlu mesut geçinirler. Mahmut, denizi ve deniz sevdasını unutarak kendini toprak işlerine verir. Zeynel Kaptan’ın topraklarında çalışarak kendi parasını kazanır. Kazandığı parayı da eşine teslim eder. Ayşe, hesap kitap işlerinde eli sıkı bir kadındır. Mahmut’un parası ile kendi parasını asla karıştırmaz. Mahmut, toprak işlerinden az çok anlamaya başlar. Mahmut, toprak işleri hakkında bilgi sahibi olmasını tarla komşuları olan Gavur Ali ve Hüseyin Dayı’ya borçludur. Gavur Ali ve Hüseyin Dayı birbirlerinin zıttı iki adamdır.

Geçen yıllar içinde Mahmut insanların iç yüzlerini öğrenmeye başlar. Toprak işlerinin gerçekte o kadar da masum işler olmadığını; herkesin birbirinin malında gözü olduğunu ve insanların başkasının malını ele geçirebilmek için her türlü kötülüğü yapabileceğini fark eder. Bu mal mülk düşkünü insanlar arasında eşi Ayşe de vardır.

Ayşe, Mahmut’u uzak bir köydeki borçlularından borçları toplaması için gönderir. Mahmut gittiği yerdeki borçluların içler acısı halini görünce alması gereken borcu almak yerine üstüne birde borçlulara yardım eder. Eli boş döndüğünde ise Ayşe’nin öfkesi ile karşılaşır. O zamana kadar melek olarak gördüğü Ayşe’nin yerinde bambaşka biri vardır. Ayşe ile yaptıkları kavgadan sonra Mahmut toprak insanlarının iç yüzünü fark ederek bir zamanlar terk ettiği denize özlem duymaya başlar.

Mahmut ve Ayşe, uzak bir kıyı köyündeki düğüne davet edilirler. Düğün zamanında o köydeki bir evde misafir kalırlar. Mahmut düğünden çok sıkılarak kalabalıktan uzaklaşmak ister. Kendini bir denizci kahvehanesine atar. Düğünün devam ettiği günlerde Mahmut sürekli Denizci kahvehanesinde zaman geçirir. Bu süreçte de denize olan tutkusu yeniden depreşir. Topraktan ve toprak insanında da iyice soğuyan Mahmut bir gün bir gemiye atlayarak çok sevdiği denize yeniden yelken açar.

Aganta Burina Burinata Romanının Kahramanları

Mahmut: Romanın başkahramanıdır. Çocuk yaştan itibaren denizci olma hayali ile büyür. Bir dönem denizden vazgeçse de karada yaşayan insanların gerçek yüzünü gördükçe deniz aşkı yeniden alevlenir ve yeniden denizlere döner.

Süleyman Kaptan: Mahmut’un babasıdır. Denizi tehlike ve zorluklarından yılmış bir denizcidir. Rahat hayatın karada olduğuna inanır ve oğlu Mahmut’u da bu fikir ile büyütmeye çalışır. Çoğu denizci gibi denizde can verir.

Fatma: Mahmut’un çocukluk aşkıdır. Uzun boylu güzel bir kızdır. Arkadaşları ona Erkek Fatma derler. Çocukluk yıllarında Mahmut’un hep destekçisi olur. Babası Ateşoğlu ile çıktığı balık avında bombanın yüzüne patlaması ile bir gözü akar ve yüzünde kıpkırmızı yaralar kalır. Mahmut, Fatma’yı her hali ile kabul edeceğini söylese de Fatma bunu kabul etmez ve köyü terk ederek Mahmut’tan kaçar. Fatma’dan bir daha haber alınamaz.

Ayşe: Mahmut’un eşidir. Babası Zeynel Kaptan’ın topraklarını işleyerek geçimini sağlar. Komşularının topraklarını ele geçirerek malını arttırmaya çalışır. Para, söz konusu olduğunda kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Mahmut’u sürekli yufka yürekli olmakla suçlar.

Ateşoğlu: Fatma’nın babasıdır. Yaşlı ve deneyimli bir denizcidir. Kendi tayfası ve mürettebatı ile avladığı balıkları değerinin çok altında satmak zorunda kalan bir balıkçıdır. Fatma ile balık avlamaya çıktıkları bir gün Fatma’nın geçirdiği kaza yüzünden Ateşoğlu kendini suçlar ve içine kapanır.

Davut Kaptan: Mahmut’un amcasıdır. Hiç evlenmemiştir. Karada bir hayat kurmaktansa denizlerde yaşamayı tercih eder. Mahmut’un deniz tutkusunu körükleyen karakterlerden biridir.

Hakkı Reis: Mahmut’un küçük amcasıdır. Denizcileri ucuza çalıştıran cimri adamın biridir.

Kirpi Ali: Mahmut’un çıraklık yaptığı eskicidir. Eski bir denizci olan Kirpi Halil, denizcilik ile ilgili bütün bildiklerini Mahmut’a öğretir. Mahmut’un deniz tutkusunu körükleyen karakterlerden biridir.

Hüseyin Dayı: Ayşe ile evlenen Mahmut’un tarla komşusudur. Yumuşak yüzlü iyi niyetli bir ihtiyardır. Mahmut’a toprağın nasıl işleneceği hakkında bilgi verir. Toprağı işlemenin sevgi ile olacağını ancak o zaman toprağın karşılığını vereceğine inanır.

Gavur Ali: Ayşe ile evlenen Mahmut’un diğer tarla komşusudur. Çabuk öfkelenen huysuz bir ihtiyardır. Mahmut’a toprağın nasıl işleneceği hakkında bilgi veren ikinci kişidir. Toprağı döverek ve sert davranarak topraktan iyi mahsul alınabileceğini düşünür. Hüseyin Dayı’nın tam tersi bir karakterdir.

Aganta Burina Burinata Romanında Mekan

Halikarnas Balıkçısı’nın tüm romanlarında olduğu gibi Aganta Burina Burinata adlı romanın da büyük bölümü deniz ve denize kıyısı olan bir köyde geçer.

Aganta Burina Burinata Romanında Zaman

Aganta Burina Burinata romanında belirli bir zaman diliminden bahsedilmez. Mahmut adlı karakterin yaşamını anlatır.

Aganta Burina Burinata Romanının Tahlili

Aganta Burina Burinata romanında Halikarnas Balıkçısı’nın diğer romanları gibi denizi, deniz sevgisini ve denizin zorluklarını anlatır. Aganta Burina Burinata romanının diğer romanlardan ayıran bir özelliği ise Deniz ve Toprak karşılaştırılmasının en yoğun ve en net yapıldığı roman olmasıdır. Romanda deniz ve deniz insanlarının temiz, yardımsever ve iyi insanlar olduğu karada yaşayan insanların ise kötü niyetli ve çıkarcı olduğu ele alınır.

Yalın ve sade anlatımı ile Aganta Burina Burinata romanı anlaşılır bir dil ile kaleme alınır.

Halikarnas Balıkçısı’nın Ahmet Rasim adlı bir yazarın kitabından bahsederek kendisini romana dahil ettiği oldukça açıktır. Mahmut karakteri, Ahmet Rasim adlı yazarın Turgut Reis adlı romanından söz eder. Turgut Reis romanı Halikarnas Balıkçısı’nın yazmış olduğu bir romandır. Ayrıca Halikarnas Balıkçısı, Deniz Gurbetçileri romanında da Ahmet Rasim adlı karaktere bizzat romanında yer verir.

Kaynaklar

Halikarnas Balıkçısı, Aganta Burina Burinata, Ankara, Bilgi Yayınevi, 2006

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın