Makaleler

Anasayfa

Hakkımızda

Yardım

Yasal Konular

Avram Noam Chomsky Kimdir?

Asıl adı Avram Noam Chomsky olsa da birçok kişi bu Amerikan aktivist, dil bilimci, filozof, mantıkçı, siyasî eleştirmen, tarihçi ve yazarı Noam Chomsky olarak tanır. Yaşayan en önemli aydınlardan kabul edilir. Bu yazımızda ise dünya tarihine adını yazdıracak olan Noam Chomsky’i tanıtacağız. 

88 Yaşındaki Muhalif Noam Chomsky…

7 Aralık 1928 tarihinde Philadelphia, Pensilvanya'da Rus göçmeni William Chomsky'nin oğlu olarak dünyaya geldi. Ailesi Yahudi kökenlidir; kendisi de Yahudi’dir. William Chomsky, İbranice öğretmeni olarak görev yapmaktaydı ve Ortaçağ döneminin dil bilgisi hakkında bilimsel bir dergi çıkarmaktaydı. Noam Chomsky’nin Alev Alatlı dahil birçok aydın tarafından “asıl araştırma alanı İbranicedir” şeklinde itham edilmesinde babasının mesleğinin büyük etkisi vardır. Elbette Noam Chomsky de babası gibi İbraniceyi iyi bir şekilde bilmektedir.

Noam Chomsky ilk - orta ve lise eğitimlerini sırasıyla Philadephia'da bulunan Oak Lane Country Day Okulunda ve Central Lisesinde aldı. Daha sonra 1945-50 yılları arasında Pensilvanya Üniversitesine başladı, alanı ise dilbilimdi. Nelson Goodman gibi radikal bir akademisyenin öğrencisi olması ve öğrenciyken o dönemin yaygın görüşünün zeminini oluştan Zellig Harris'in "Yapısal Dil Biliminin Yöntemi" adlı dil bilim kitabının düzeltmelerini yapması onun Harvard’a gitmesini sağladı. Elbette Harvard Üniversitesine elini kolunu sallayarak giremezdi, Goodman’ın Genç Araştırmacı Bursu onu Harvard’a getirmişti. 1951 yılında Noam Chomsky 23 yaşındaydı ve Harvard Üniversitesinde öğrenim görmekteydi.

24 yaşında Avrupa’yı gezen Chomsky, bu gezi esnasında dil bilimde devrim yaratacak kuramına zemin buldu. Yapısal dil bilimin her zaman eksik olduğunu ve düzeltilmesi gerektiğini biliyordu ama o zaman anladı ki düzeltmek yetmeyecek.. Böylelikle dilin soyut bir olgu olmasından yola çıkarak dilin doğuştan gelen bir şey olduğunu söyledi. Çocukların doğuştan her dili öğrenmeye hazır olduklarını ama çevresinin etkisiyle ana dilini yani anne ve babasının konuştuğu dili edindiğini bildirdi. Bu, onun sonraki çalışmalarının temeliydi ve dil bilim çalışmalarını bu olguyu sistemli bir hale getirmek üzere kurdu.

Harvard Üniversitesindeki çalışmalarının meyvesini 1955 yılında Pensilvanya Üniversitesinde doktoraya hak kazanarak aldı. O zamanlar 27 yaşındaydı. 33 yaşında profesör olan Noam Chomsky doktora çalışmalarından bu yana Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde görev yapmaktadır. Noam Chomsky şuan aynı enstitüde Modern Diller ve Dilbilimi alanında çalışmaktadır. Aynı zamanda kendisi gibi profesör olan Carol Schatz ile 29 Aralık 1949 yılında evlenmiş ve bu evlilikten Aviva Chomsky, Diane Chomsky, Harry Chomsky adlarında iki kız bir erkek çocuk dünyaya gelmiştir.

Chomsky ve Dilbilime Getirdiği Yenilikler

Chomsky, üniversite hayatı boyunca matematik ve felsefe dersleri de almıştır ama onu diğer dil bilimcilerinden farkı kılan şey bu dersleri alması değil dil bilgisini matematik ile ilişkilendirmesidir. 1957 yılında yazmış olduğu Syntactic Structures yani Sözdizimsel Yapılar adlı eserinde dili matematiksel bir yöntemle inceleme fikrini ilk kez ortaya atmıştır. Daha sonra bu görüşlerini 1965 yılında yayımladığı kitabı Aspects of the Theory of Syntax yani Sözdizim Teorisinin Boyutları adlı eseriyle sistemli hale getirmiştir. Bu sistem diğer adıyla bu kuram “Geliştirilmiş Standart Kuram” olarak birçok Türkçe dil bilim kaynağında geçmektedir. Genelde Chomsky kuramları Üretici Dilbilim başlığıyla anılır.

Noam Chomsky ilgilendiği alanlara kıyasla dil bilim ile ün kazanmıştır. Yalnız Chomsky’nin yüksek lisans zamanlarındaki araştırma alanı Modern İbraniceydi. Hatta ilk araştırmaları da modern İbranice ile alakalıdır. Daha sonra kuramlar üzerine çalışmış ve modern mantık ile matematiğe olan ilgisi onu üretici dil bilime yönlendirmiştir. Sonuç olarak generative grammar olarak da adlandırdığı bu sistemi doğal dillere uygulamıştır. Kendisini doğal dil kullanıcı olarak nitelemiş ve kendisi örneklemeler yaparak kuramlarını açıklamıştır. Yalnız Noam Chomsky’nin örnek aldığı Zellig Harris’i unutmamak gerekir. Chomsky siyasal görüşlerine olan sempatisi yüzünden Harris’in yönlendirmesi ile dilbilim alanında yüksek lisans yapmaya başlamıştır.

Noam Chomsky ve Dil Felsefesi

Noam Chomsky, felsefe bilgisini dille genişletmiştir. Geliştirdiği kuramı usçuluk olarak nitelendirebiliriz. Akılcılık ya da usçuluk Descartes’e kadar uzanır ve bilginin duyulara değil akla dayandığı görüşünü savunur.

Chomsky Plato ve Descartes’e dayanan bir usçuluğu benimser.

Noam Chomsky ve Dil Görüşü

Chomsky’e göre dil, kalıtım yoluyla insandan insana aktarılır. Bu bir yetenektir. Dil yeteneği hem fiziksel hem de ussal bir şekilde bizde kodlu kalmaktadır. Fiziksel olarak dil yeteneği, fiziksel yapımızın konuşmaya elverişli olmasıdır; zihinsel olarak da dil yeteneği doğal dillerde var olan belli başlı dinamiklerle donanarak dünyaya gelmemizdir. Yani bir bebek, evrendeki tüm doğal dilleri öğrenme yetisiyle donanmış olarak dünyaya gelir. Çocuk büyüyüp dili ayıracak yaşa geldiğinde çevresinde konuşulan dile göre kendisine lazım olmayan bu “bilinmeyen” dil bilgilerini atar. Böylelikle ana dilini edinmiş değil ana dilini seçmiş olur. Chomsky aksi bir durumda yani çocuğun dili büyüklerinden edinimsel olarak dili alması durumunda çocuğun kelime dağarcığının sınırlı olacağından bahseder. Eğer çocuk dili direk anne ve babasından ya da çevresindeki herhangi birisinden öğrenseydi dili yanlışlarla dolu olacaktı der Chomsky. Çocuğun “unmarked” yani “bilinmeyen” dil imgelerine sahip olduğunu da çocuğun öğretilmeden sözcüklerden tümce kurmasını örnek gösterir. Kısaca çocuk dili öğrenirken deneme – yanılma yöntemi ile kendi zihninde ana dili olmayan yani çevresinde konuşulmayan dilleri eler ve sonunda ana dilinin kurallarını kavrar.

Elbette ki bu görüşte deney vardır ve bu bakımdan da birçok araştırmacı Chomsky’nin tek bir görüşle nitelendirilmemesi gerektiğini dillendirir. Çocuğun kendi anadilini bulmak için deney yapması, yanılması ve yeniden denemesi kısaca deneye deneye öze ulaşması Locke’un temelini attığı deneysel yaklaşımdan başka bir şey değildir.

Platon’a dönmekte fayda var burada. Platon’un meşhur ideleri vardı: Mağaranın içindeki insanların güneş arkalarındadır. Bu insanlar nesneleri değil nesnelerin gölgesini görür ve gölgeyi gerçek sanır. Oysaki gölge, idenin yani şeyin yansımasından başka bir şey değildir. Burada da Chomsky çocuğun zihninde evrensel idelerden bahseder, çocuk bu ideleri çevresindeki konuşmalarla yani dille kıyaslar, ona en yakın olanı ana dil olarak kabul eder. Buna yani çocuğun doğuştan dil edinimine sahip olmasına “İ-dil” der birçok Türk araştırmacı. İnsanların dile getirilmiş sözleri ise “D-dil” olarak adlandırıldı. İ-dil soyut bir kavramdır D-dil ise somuttur.

Noam Chomsky ve Dilbilimdeki Yöntem Değişimi

Chomsky’e kadar dil bilimin temel yöntemi tümevarımdı, yani özelden yola çıkarak genelleme yapabilme ya da genele ulaşabilme. Chomsky ile bu yöntem genelden özele olarak yani tümdengelim olarak değişti. Yani genelleme yapmaktan çok sınıflandırma yapılmaya başlandı. Hatta bu yüzden Türkologlar Chomsky’nin yaklaşıma sınıflamacı yaklaşım da demektedir. Chomsky tümevarım yönteminin dilin doğal yapısına aykırı olduğunu ve ileride ortaya çıkacak doğal dilleri de kapsayabilen tek yöntemin tümdengelim olduğunu savunur. Ayrıca ekler ve uyarır Chomsky, bu sınıflandırmalar sadece insan dili için geçerlidir.

Tümdengelim yöntemi ile aslında dili oluşturan en küçük yapıya inebilmekteyiz; bu bakımdan Chomsky cümle ve onun daha küçük yapılarının temelindeki dilbilgisi kurallarını açığa çıkarmayı amaçlar. Genelleme, bugün pozitif bilimler için de kabul görmeyen bir yöntemdir zaten. Bu bakımdan Chomsky’nin dili, matematik gibi bir pozitif bilim gibi incelediği söylersek sanıyoruz ki pek de yanılmayız.

Noam Chomsky ve Siyasi Tutumu

Noam Chomsky, Umberto Eco ile birlikte yaşarken en çok alıntılanan kişilerdendir. Neredeyse ağzından çıkan her sözün altın gibi değer görmesi onun üzerine dikkatleri daha da yoğunlaştırmıştır. Chomsky, her zaman siyaset ile ilgilenmiştir; yukarıda da söylediğimiz gibi onun dil bilim alanında yüksek lisans yapmasında hocasının siyasi görüşünden etkilenmesi neden olmuştur.

Chomsky bir Yahudi’dir ama o konu bilimsel çalışma olunca laik birisidir. Herhangi bir şekilde dini kimliği ile akademik kimliğini karıştırmaz. Buna karşın siyaset alanındaki düşüncelerinde böyle bir şey söyleyemeyiz. 

Chomsky, 1940 ila 45 yılları arasında New York’ta yaşarken anarşist ve sosyalist olarak kendilerini tanıtan Yahudi cemaatinin bir parçası oldu. O sıralarda Arap – Yahudi iş birliğini destekliyor ve hatta desteklemekle kalmıyor bu birliğinin sağlanması adına çalışmak için İsrail’e gitmeyi planlıyordu.

Noam Chomsky Anarko-sendikalizme sempati ile bakan bir sol liberteryendir. Libertenyen Türkçeye özgürlükçülük olarak çevrilir. İnsanların doğuştan özgür olduklarını savunur ve insanın tam mutluluğunu amaçlar. İnsanın kendi davranışlarının sorumlusu olduklarını ama devletin ve kurallarının insanların bu sorumluluğu almasını zorlaştırdığını bu yüzden de devletin olabildiğince küçülüp bireysel özgürlüklerin olabildiğince artmasını savunur. Anarko – sendikalizm ise 19.yy sonlarına doğru ortaya çıkan güncel bir akımdır; bu akıma göre emekçilerin yani el emeği vererek çalışan işçilerin yaşam standartları iyileşmeli ve bunun için dünyadaki tüm emekçiler birleşmelidir. Chomsky, bu birleşmeyi arzulayan ya da bu birleşmeye sıcak bakan bir özgürlükçüdür. Ayrıca bu görüşlerini destekler nitelikte Dünya Endüstri İşçileri Vakfının bir üyesidir. Bu bakımdan Chomsky dünyadaki en sert Amerikan karşıtıdır.

Bir Amerikalı olması Amerika’yı eleştirmesine asla engel olmayan Chomsky, medya özgürlüğünden tutun da Amerika’nın dış siyasetine dair eleştirilmesi gereken ne varsa en sert dille eleştirir. Özellikle Amerika’nın Vietnam’a girmesini sert bir şekilde eleştirmesiyle göze çarpan Chomsky, bu eleştirisini bugün de Amerika’nın copy – paste dış siyasetine yapar. Bu görüşlerini Amerikan Gücü ve Yeni Mandarinler adlı kitabından makaleler derlemesi olarak sunmuştur.

1960’lı yıllarda siyasi kimliğe ile epey öne çıkan Chomsky, Amerika’nın dış politikalarını yalnızca eleştirmemiş, bu politikalara karşı olan eylemcilere de fikir öncülüğü yapmıştır. Yazdığı Amerikan Gücü ve Yeni Mandarinler kitabı Amerikan karşıtı eylemlerin oluşuma katkı sağlamıştır. Üstelik Chomsky sadece Vietnam’ı değil Vietnam üzerinden Küba’da, Haiti’de, Nikaragua’da, Körfez ve Kosova Savaşlarında yapılan kıyımı tüm dünyanın yeniden görmesini, fark etmesini sağlamıştır. Amerika’nın ülkelerin savaşa girmelerine neden olan oyunlarının meyvesinin Arap – İsrail çatışmasında verdiğini gören Chomsky, buna engel olmak için Arap – İsrail iş birliğini savunmuştur.

Kapitalizmin belki de en sert eleştirmenidir. Küreselleşmeye ve kapitalizme; vahşi kapitalizmin beraberinde gelen manda yarışına, sömürge arayışına karşıdır. İnsanın sadece insan olduğu için özgürce yaşayabildiği bir dünyanın hayalindedir.

Chomsky, Amerika ve İsrail’in gösterdiğinin aksine dünya barışını sağlayamadıklarını savunmaktadır. Bu bakımdan tüm kesimlerce Amerika muhalifi olarak kabul edilir.

Noam Chomsky’nin Dilbilim Görüşü ve Psikoloji Bilimine Katkısı

Noam Chomskyn, çocukların dilleri öğrenme biçimlerinin ussal olduğunu söylemesi, başka bir deyişle çocuklarının dil öğrenimlerini davranışsal kuramla açıklamaması o zamanların modası olan davranışsal kurama karşı çıkması olarak addedilmiştir.

Davranışçı ekolün öncüsü olan B.F. Skinner’ı eleştirir Chomsky ve onun artık kanıksanmış kitabı Verbal Behaviour’a karşı eleştiriler yazar. Chomsky’nin Kartezyenci Linguistik adlı eseri bu şekilde ortaya çıkar ve dilin bilişsel bir süreç olduğunu ortaya koymaya çalışır.

Chomsky’nin aklın bilişsel olduğunu öne sürer. Dolayısıyla dilin de bilişsel şekilde oluştuğunu söyler. Ayrıca Chomsky bilgi edinme hakkında da bazı görüşler öne sürer. Buna göre akıl, doğuştan donanımlıdır. Biz sıfırdan her şeyi öğrenemeyiz. Dil de böyledir. Bir bebek tüm dünya dillerini konuşamaz evet bebekte dil öğrenme yetisi vardır. Bu yetiyi kullanarak dil ve hatta diller öğrenir. Küçük yaşta iki dille büyütülenlerin iki dili de ana dili gibi konuşmaları ya da bebeklerin en geç 4 yıla kadar cümle kurar hale gelmeleri buna örnektir. Eğer gerçekten de “zihnimiz boş bir levha olsaydı” ve biz davranışlarımızın sonuçlarına göre bu zihni doldursaydık bu kadar çabuk dil öğrenemezdik.

İlgili Makaleler