Cıva, dokusu ve görünüşü çok nazik olan ve nadir kimyasal özellikler barındıran önemli bir element. Isı, gaz veya sıvı ölçen aletlerden tıp sektörüne kadar birçok alanda kullanımı olan cıva, “zincifre” adlı kırmızı bir madenden elde edilen metalik gri bir maddedir. Altın ve gümüşü cevherlerden ayrıştırmak için cıva kullanılır. Çok güçlü bir çözücüdür. Makalemizde cıva ile ilgili her detayı bulabilirsiniz.
Tarihte Cıva
MÖ 1500’lü yıllardan kalma bir Mısır mezarında cıva alaşımları bulunmuş. Eski Çin ve Hindistan’da cıva kullanıldığı belgelenmiş. 6. yüzyılda simyacılar Merkür gezegeni ile cıvayı özdeşleşmiştir. Bu sebeple cıvanın İngilizce adı ‘Mercury’dir. Latince “sıvı gümüş” anlamındaki “hydrargyrum” kelimesinden sembolünü almıştır. Farsça “hareketli, ele sığmaz” anlamındaki “cive” kelimesinden Türkçeye geçmiştir.
20. yüzyılın başlarında frengi hatalığının tedavisi için kullanılmış. İspanya ve Fransa’daki 30 bin yıllık mağaralardaki süslemelerde cıva kullanıldığı belirtilir. Simyacılar, cıvadan altın üretilebileceğine inanmış. 4. yüzyılda yaşayan ünlü Çin simyageri Ko-Hung, cıvanın insanların su üstünde yürümesini sağlayabileceğine inanıyordu. Hatta o kadar ileri gitmiş ki, cıva sayesinde yaşlı erkeklerin çocuk yapabileceğini iddia etmiş. Romalılar, suçluları ve köleleri cıva madenlerinde çalıştırmış. Bu sebeple birçok mahkûm cıvadan zehirlenerek ölmüş.
Cıva, 20. yüzyılın başlarından itibaren yapılan araştırma ve deneylerle kullanımı giderek artan önemli bir element halini aldı.
Kimyasal Yapısı ve Özellikleri
Cıva, “zincifre” adı verilen ve lavların tortulaşması ile oluşan kırmızı renkli bir madenden elde edilir. Zincifreden bahsetmeden önce cıvanın özellikleri ve kimyasal yapısına değinelim.
Kimyasal sembolü “Hg”dir. Atom numarası 80, atom ağırlığı 200,59’dur. Element tablosunun 2-B grubunda yer alır. Gümüş beyaz renginde, oda sıcaklığında sıvı olarak kalabilen tek elementtir. Kaynama derecesi 357’dir, eksi 39 derecede katılaşır. Normal sıcaklıklarda buharlaşabilir. Havaya karışan dumanları zehirlenmelere yol açabilir. Cıva, çok kuvvetli çözme özelliğine sahiptir. Bakır, altın, gümüş, kalay, lityum, sodyum ve potasyum gibi metal ve elementleri çözer ve metallerle “amalgam” adı verilen katı, yumuşak ve sıvı alaşımlar oluşturur. Amalgam alaşımlar ısıtılınca cıva buharlaşarak alaşım bozulur. Demiri çözemediği için demir kaplarda saklanabilir. Elektrik iletkenliği iyidir. Döküldüğünde küçük zerrecikler halinde dağılır. Cıvanın döküldüğü zeminin zehirlenmelere karşı kükürt tozu ile temizlenmesi gerekir.
Doğada bulunan elementlerdendir. Metil cıva, çok daha zehirli bir maddedir ve organik cıva bileşiğidir. Bazı mikroorganizmalar cıvayı, metil hale dönüştürür. Hava, su ve toprakta elementel cıva, organik cıva ve inorganik cıva bileşikleri bulunur.
Metalik özelliği olan cıva, elementel cıvadır; rengi parlak gridir ve ısıtıldığında veya oda sıcaklığında sıvı halini alır. Tepkimeye girmez. İnorganik cıva, beyaz toz ve kristal haldedir ve diğer adı cıva tuzudur.
Cıvanın Cevheri Zincifre (Sinober) Nedir?
Zincifre, cıvanın elde edildiği cevherdir. Kimyasal formülü doğal cıva sülfürdür, “HgS” olarak simgelenir. Yüzde 86,2 oranında cıva içerir. Yanardağ lavlarının tortulaşması sonucu oluşan koyu kırmızı renkli bir madendir. Bazı dillerde, örneğin Norveççe de “sinober” olarak bilinen zincifre, Yunan kültüründe “cadı kazanı” adı verilen zehirli maddeler listesinde de yer alır. İngilizcesi “cinnabar”dır. Kökeni Arapçadır ve “kırmızı toz” anlamında kullanılır. “Metacinnabar” adı verilen farklı oluşumu ise grimsi siyahtır. Bu şekillenme, zincifreden daha parlak, gri ve şeffaftır.
Sağlık alanında, özellikle deri hastalıklarının tedavisinde kullanılan ilaçlarda, sivilcilerin tedavisinde, boyalarda ve pas önleyicilerde kullanılır. Zincifre ilk olarak kırmızı boya elde etmek için kullanıldı. Cıvanın hammaddesi konumunda olan zincifre bazı ülkelerde bulunur. İspanya, Slovenya, İtalya, Çin, Rusya, Meksika ve Kaliforniya’da geniş zincifre rezervleri vardır. Dünya cıva ihtiyacının çoğunu İspanya ve İtalya karşılar. İspanya’daki El Entredicho zincifre yatakları dünyanın en büyük cıva rezervi olarak kabul ediliyor. Türkiye’de İzmir’in Tire, Ödemiş ve Karaburun ilçeleri, Uşak, Kastamonu ve Konya’da zincifre yatakları bulunur.
Zincifreden cıva elde etmek için cevher yüksek sıcaklık fırınlarında ısıtılarak hava akımı verilir. Havadaki oksijen cıva sülfür karışımı olan zincifrede kükürt dioksit gazı ortaya çıkarır. Bu sırada cıva, buhar halinde açığa çıkar. Serbest kalan cıva, soğutularak çökeltilir. Yerkabuğundaki 1 tonluk bir kayaçta 0,5 mg cıva bulunur.
Cıva Nerelerde Kullanılır?
Cıva, kimyasal özellikleri sebebiyle önemli alanlarda ve ürünlerde kullanılır. Cıva; bileşikleri ve alaşımlarından elde edilen maddeler tarımdan tıpa, kuyumculuktan elektrik sektörüne kadar geniş bir kullanım alanına sahip. Örneğin, altın, gümüş ve platinin cevherlerinden ayrıştırma işleminde cıva kullanılır. Termometrelerde elementel yani metalik cıva kullanılır.
Cıvanın oluşturduğu amalgam alaşımlar, özellikle dişçilikte kullanılan dolguların yapımında kullanılır. Kalay amalgamı ise ayna yapımında kullanılmaktadır. Amalgam diş dolguları, gümüş, kalay ve bakır alaşımlarının cıva ile karıştırılması ile elde edilir. Bu alaşımın yaklaşık yüzde 50’sini cıva oluşturur. Cıva, bu alaşımdaki rolünde metalleri birbirine bağlayarak çok dayanıklı bir dolgu malzemesi oluşmasının yapıtaşıdır. Akla hemen bir soru gelebilir. Zehirleme özelliği olan cıva amalgam alaşımlarda veya dolgularda insanlara zarar vermez mi? Cıvanın diğer metallerle oluşturduğu alaşımlarda kimyasal yapısı değişir ve zehirleme özelliği ortadan kalkar. Ayrıca, dolgulardaki cıva miktarı, hava, su ve yiyeceklerden alınan cıva miktarından çok daha azdır.
Cıvanın kullanıldığı bazı ürünleri ve alanları şöyle sıralayabiliriz; termometreler, barometreler, manometreler, pompalar, redresör, elektrik şalterleri, elektrikli aygıtlar, kâğıt, deri işleme, boyalar, pil, batarya, yakıcı maddeler, buharlı, lambalar, vakum tulumbaları, kozmetik, ilaçlar, krem ve merhemler, mikrop kırıcı kimyasallar…
Cıva Zehirlenmesi
Cıva, birçok besinde, havada ve suda bulunabilir. Zehirleyici özelliği olan cıva, sinir sistemlerine zarar verir. Cıva zehirlenmesine genellikle cıva dumanı yol açar. Deniz canlılarında metil cıva birikebilir ve bu ürünlerin tüketilmesi cıva zehirlenmelerine yol açar. Cıva, organizmalardaki sülfidril gruplarıyla etkileşime girerek enzim etkinliğini bozar ve hücre ölümlerine yol açar.
Zehirlenmeye yol açan cıva türü daha çok elementel cıvadır. Bu cıva türünün vakumlanması buharlaşma oranını artırır. Elementel cıva, deriden de emilebilir. İnorganik cıva tuzları, ağız yoluyla veya deriden alınabilir. Karaciğer ve böbrekte depolanır. Santral sinir sistemine ve plesentaya çok az miktarda geçer. Organik cıva ise, gıdalarla vücuda alınır. Kan hücreleri, karaciğer, böbrekte ve santral sinir sisteminde birikerek inorganik cıva bileşenine dönüşür. İdrar ve dışkı yoluyla vücuttan atılır.
İnorganik cıva ağız yoluyla alındığında hipertermi, karın krampları, kanlı ishal, kanamalı ülser ve nekroza yol açabilir. Metalik cıva ise, dışkı yoluyla dışarı atılmasını geciktirecek bir durum olmadığı sürece akut zehirlenmelere yol açmaz. Vücuttan atılamadığında ise akut metalik cıva zehirlenmesi ortaya çıkar. Zehirlenme; ateş, baş ağrısı, ağızda metal tadı, bulantı, kusma, ishal, aşırı sinirlilik, unutkanlık ve görme bozukluğu gibi bazı rahatsızlıklara yol açar.
Cıvanın insan vücuduna diğer zararları şunlardır; beyin fonksiyonları, DNA ve kromozomlara zarar verir. Alerjik durumlara yol açar. Erkeklerde spermlere zarar verir, kadınlarda düşük riskini artırır. Engelli doğumlara yol açar. Öğrenme güçlüğü, kişilik bozuklukları, titreme, sağırlık ve kas sorunlarına yol açabilir.
Cıva zehirlenmelerinin türüne göre bazı ilaçlı tedavi yöntemleri uygulanır.
Gizemli Madde Kırmızı Cıva
Kırmızı cıva, son yarım asırdır çok tartışılan ve uluslararası krizlere yol açan gizemli bir madde. Varlığı ile yokluğu uzun süre tartışıldı, hala da tartışılıyor. Bilim insanları “kırmızı cıva” tanımından her zaman uzak durdu, varlığını kabul etmedi. Bir cıva iyodu olan kırmızı cıva, iddiaya göre çok kuvvetli bir patlayıcı, nötron bombasının tetikleyicisi. Hidrojen bombalarının atoma gerek duyulmadan kırmızı cıva ile patlatılabileceği iddia ediliyor. Saç çıkardığı, cinsel gücü artırdığı, yaşlılığı önlediği gibi birçok iddia dolaşıp durmuş. Bazı deneylerin de ana maddesi olan bu maddenin 1980’li yıllarda nükleer füzelerde radar kesici ve yön belirleyici olarak kullanıldığı yönünde bazı iddialar var.
Füzyon teknolojisinde kullanıldığı, Rusya’nın Ural Dağları’ndan kırmızı cıva çıkardığı, terörist faaliyetler için Rusya’dan Avrupa’ya kırmızı cıva kaçırıldığı, Orta Doğu’daki bazı diktatör liderlerin kırmızı cıva elde etmek için milyonlarca dolar harcadığı gibi birçok haber son 20 yılda tartışılan bilgiler arasında yer aldı.
Türkiye’de de 1990’lı yılların sonlarında iki Gürcü ve bir Ermeni’nin kırmızı cıva bulunduğu iddia edilen tüplerle yakalandığı yönünde haberler yapıldı. Kilosu 300-500 bin sterline satıldığı ve nükleer silahlarda kullanıldığı iddia edilen kırmızı cıva ile ilgili Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı 2005 yılında bir bildiri yayınladı. Bildiride, böyle bir madde olmadığı; kırmızı cıva içerikli nükleer silah bulunmadığı belirtilerek, “bu bir saçmalık” ifadesini kullandı.
Bu açıklamaya rağmen kırmızı cıva efsanesi devam etti. Bazı ülkelerde bu maddeyi taşıyan teröristlerin gözaltına alındığı haberleri devam etti. Örneğin Almanya’da kırmızı cıva olarak tanımlanan ve 10 plütonyum element içeren bir sıvı madde ele geçirildiği duyuruldu.
Yakın bir tarihte yani 24 Eylül 2013 tarihinde de Kayseri’de bir araçta yapılan aramada rokete benzeyen bir cismin içinde kırmızı renkli bir sıvı bulundu. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ise bu maddenin “kırmızı cıva” olduğunu açıkladı. 20 Haziran 2015 tarihinde de Sarp Sınır Kapısı’nda yakalanan iki Gürcü’de 50 gram kırmızı cıva bulunduğu haberleri yapıldı.
Bilim dünyasının kabul etmediği bu gizemli madde bir efsane olarak 40 yıldır konuşuluyor, daha da çok konuşulacağa benziyor.