Tarihçesi:
Tarçın, insanlık tarihinin en eski, en bilinen ve en çok kullanılan baharatıdır. Milattan önce 3000’li yıllarda Çin’de sıkça kullanılan bitkinin Avrupa’ya gelişi 16 yüzyıla dayanmaktadır. 16.-18. yüzyıl döneminde Avrupa’nın en pahalı baharatı olarak bilinmekteydi. Latince ismi Cinnamomum olan bitki aslında tropikal bölgelere özgü bir ağaç yahut ağaççık cinsidir. Defnegiller familyasına ait baharatın ana yurdu Güney ve Güneydoğu Asya’dır.
Hoş kokulu ve yaprakları dökülmeyen bir ağaç çeşidi olan tarçının elde edilme biçimi, kurutulmuş ağaç kabuklarının kullanılması şeklindedir. Ağacın dal, gövde kabuklarının dış bölümü temizlendikten sonra kalan kısmı kurutulmuş olarak yada öğütülerek kullanılır. Kabuk tarçın, kabukların üst üste konularak rulo biçiminde kıvrılmasıyla üretilir. Tatlımsı ama yakıcı bir tada sahip olan bitkinin kokusu çok keskindir. Tarçın kabuğunun yanı sıra meyveleri de aynı derecede etkili kokuya ve tada sahiptir. Gıda endüstrisinin pek çok alanında kullanılan baharat, kozmetik endüstrisinin de vazgeçilmezlerinden biridir.
Tarçın önem bakımından iki çeşide ayrılır. Çin tarçını ve Seylan tarçını.
Çin tarçını; 10-12 metreye kadar uzayabilen bir ağaçtır. Seylan tarçınıyla kıyaslandığında daha keskin ve yakıcı olan bu ağaç daha değersizdir.
Seylan tarçını; Daha çok Hindistan, Myanmar ve Sri Lanka’da yetişen ağaç alçak boylu olup, kışın yapraklarını dökmez. Ağacın körpe dalları kesilerek, dış mantar tabakası soyulur, daha sonra tabakalar iç içe konularak sarılır ve kurutulur. Dilenirse kabuk şeklinde yada toz haline getirilerek kullanılır. Tadı ve kokusu hoş olan tarçının rengi açık kahverengi tonlarındadır. En çok tercih edilen tarçın türü Seylan tarçınıdır.
İçeriği: İçeriğinde uçucu yağ, sinnamik, aldehit ve tanen karışımı bulunmaktadır.
Kullanım alanları ve kullanma şekli: Gıda, kozmetik, şarap ve içecek sektörünün en çok tercih edilen baharatlarından biri olan tarçının kullanma alanı çok geniş bir yelpazeye sahiptir. Diğer baharatlardan ayrıcalıklı olarak tatlı ve tuzlu yemeklerde kullanılabilmektedir.
Kabuk tarçın, toz tarçına göre daha çok tercih edilmektedir. Bunun en önemli sebebi, öncelikle daha uzun ömürlü olması ve uçucu yağları bünyesinde barındırmasıdır. Tarçın toz haline getirildiğinde uçucu yağlar özelliğini kaybeder ve kokusu da daha az kalıcı duruma geçer. Bu nedenle, genel olarak kabuk tarçın satın alınmalıdır. Kabuk tarçın kapalı bir cam kavanoz içinde saklanırsa uzun süre etkisini ve yoğun kokusunu kaybetmez. Toz halinde kullanılması gerektiği durumlarda, kabuklar dövülerek yada öğütülerek toz haline getirilip anında kullanılmalıdır. Böylece kokusu daha keskin olacaktır.
Tarçın kabuğu, özellikle çaylarda, içeceklerde, çeşitli et ve balık yemeklerinde kullanılmaktadır. Bir fincan sıcak suyun içine atılan bir adet tarçın kabuğu, isteğe bağlı olarak bir tatlı kaşığı bal ve bir dilim limon ile çok sağlıklı bir çay elde edilebilir.
Tarçının faydaları:
- En önemli faydası kan şekerini dengelemesidir. Bu nedenle şeker hastalarının tüketmesinde bir sakınca yoktur.
- Öksürüğü keser.
- Üst solunum yolu rahatsızlıklarında çayı yapılarak kullanıldığında balgam söktürücü, nefes açıcıdır.
- İshali durdurur.
- Mideyi rahatlatır, iştah açar, gaz söktürür, ödem atar.
- Bağırsakların çalışmasını dengeler, zararlı parazitleri ve bağırsak iltihaplarını iyileştirir.
- Damar hastalıklarına iyi gelir, düzenli kullanımında damar tıkanıklıklarını önler.
- Adet öncesi gerginliklerini ve adet sancılarını azaltır.
- Cinsel gücü ve isteği artırır.
- Ayrıca kokusundaki esans nedeniyle stres, gerginlik, migren, yorgunluk gibi durumlarda rahatlama sağlar, sakinleştirir.
- Anti bakteriyeldir.
- Vücut direncini artırır.
Zararları:
Birçok bitkide olduğu gibi tarçının da ölçülü kullanılması önerilir. Çay olarak günde 1 fincan içilmelidir. Çok kullanıldığında kabızlığa sebep olur. Su şişenize koyacağınız tek bir kabuk tarçını gün boyu üzerine su ilave ederek kullanabilirsiniz. Ancak, kronik rahatsızlıkları olanların uzman görüşü almadan kullanması tavsiye edilmemektedir.