Bu konuda en geniş araştırma Osman Nedim Tuna tarafından yapılmıştır. Osman Nedim Tuna “ Sümer ve Türk Dillerinin Tarihi İlgisi ile Türk Dilinin Yaşı Meselesi” adlı eserinde eski Türkçe dönemi ile Sümerce dönemini karşılaştırmıştır. Bu önemli eser, iki dil arasında benzer noktaları bulmakla kalmamış, Türkçenin yaşı meselesini de daha derinlere çekmiştir.
Biliniyor ki Türkiye’de Sümerce alanındaki çalışmalar Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından başlatılmıştır. Bu bölümün açılma nedenlerinden biri de Türkçe ile Sümerce arasındaki ilişkidir. Bölüm halen faaliyettedir ama Osman Nedim Tuna kadar ikna edici bir çalışma henüz yayınlanamamıştır gördüğümüz kadarı ile.
Osman Nedim Tuna, eserinin giriş kısmında şu sözlere yer verir : “ Bu çalışmamda, yaklaşık olarak son kırk yılda tespit ettiğim 32 ses denkliğinin bence karakteristik olan ve maksada yeter 16’sını alıyorum. Bunlardan ilk yedisi kelime başı ünsüzlerine, kalan dördü kelime sonu ünsüz ve ünlülerine aittir.”
Osman Nedim Tuna, Sümerceyi eski Türkçe ile karşılaştırır. Ayrıca karşılaştırmada kullandığı eski Türkçe, Oğuz lehçesi dediğimiz Orhun abidelerinin en önemli dil malzemesini oluşturduğu Orhun Türkçesi dönemidir. Orhun Türkçesi dönemi, yazıtların, bengü taşların bırakıldığı dönemdir, ondan sonra gelen Uygurlar ( İlk zamanlar hariç, o zaman onlar da taşa yazdılar ) ve Karahanlılar kağıdı kullanmışlardır. Üstelik Uygurlar da Karahanlılar da din etkisine girip dillerinde büyük değişimlere neden olmuşlardır, Orhun Türkçesi döneminde böyle bir şey yoktur. Türkçe iki büyük kolda incelenir demiştik eski yazılarda: z/ş ve r/l kolu. Türkçenin z/ş kolunun bilinen ilk yazılı eserleri Orhun Türkçesi döneminde de başlar ve bugün Çuvaşça hariç yaşayan tüm Türk dilleri, ağızları ve lehçeleri ile bağlantısı vardır. Biz de bugün z/ş Türkçesi konuşurlarıyız. Osman Nedim Tuna, Sümerce diline en yakın dönem olan Orhon Türkçesini kıyaslamıştır.
Osman Nedim Tuna, karşılaştırma için eski Türkçe yani Orhon Türkçesi dönemini tercih eder. Bunun nedenini de şu şekilde açıklar:
- Eski Türkçenin bize bıraktığı dil malzemesi fazladır.
- Eski Türkçenin dil malzemesi Türkçenin bilinen en eski dil malzemesidir. Bu bakımdan Sümerce ile karşılaştırılmaya en uygun malzemedir.
- Eski Türkçe dil yadigarlarının bir diğer özelliği, karşılaştırma için gerekli tüm özellikleri net bir biçimde vermesidir. Nitekim biz, eski Türkçenin dilbilgisi kurallarını da çıkarabilecek kadar dil yadigarına sahibiz.
- Eski Türkçenin günümüz Türk dilleri ile ilişkisi oldukça kuvvetlidir. Sadece Çuvaşca hariç, tüm Türk dünyasının eski Türkçe ile bir bağı vardır.
Osman Nedim Tuna , karşılaştırmada neden Batı Türkçesini yani Bulgarca dönemine kadar uzanan şuan Çuvaşçanın tarihi dönemi olarak nitelenen Türkçe dönemi ile kıyaslamadığını şu nedenlerle açıklar:
- Batı Türkçesinin şuan tek konuşuru Çuvaşlardır.
- Çuvaşçanın dil yadigarları ancak 18.yy’da verilmeye başlanmıştır. (Yeni Bulgar Türkçesi Döneminin Kaynakları II. Edebî Kaynaklar: I 1769 Tarihli Altı Dize Ya Da İlk Çuvaş Şiiri: Oğuzhan DURMUŞ)
- Çuvaşçanın tarihi metinleri olduğu bilinen Bulgar Türkçesine ait eserler, karşılaştırma yapılamayacak kadar azdır.
- Batı Türkçesi dil yadirgarları daha çok orta Türkçe dönemine yani 11.yy’a rastlar, oysa ki Sümercenin tarihi M.Ö 2000’li yıllara kadar gider. Bu da karşılaştırmanın sağlıklı olmasını engeller.
- Çuvaşçanın en eski metinleri Tuna Bulgarcasına ait olan metinlerdir ama bu metinler de çok azdır.
Dil Karşılaştırılması Nasıl Yapılır?
İki dil arasında karşılaştırma, dillerdeki ses, anlam ve köken denkliği ile oluşturulur. Örneğin Türkçe iki büyük kola ayrılır:
- r/l
- z/ş
Mantık şudur: Türkçe ile akraba olan diller arasında tutarlı olan yukarıda ayrılan ses denkliği vardır. Örneğin Çuvaşça hir ; Türkçe kız demek. Son seste Çuvaşçada görülen –r sesi, Türkçede tutarlı olarak –z olur. Bu denklik iki sesin akraba olduğunu gösterir.
Elbette ki bu ses denkliğinden bir ya da iki tane olması yeterli değildir. “Ural - Altay Dil Teorisi Nedir?” başlıklı yazıda bu ses denkliklerine, bir dilin akraba olma koşuluna daha ayrıntılı olarak değineceğiz ama bilmemiz gereken nokta Osman Nedim Tuna’nın ses esaslarıdır. Tuna, “fonem” diye tanımladığımız özel ses denkliklerini Türkçe ile Sümerce arasında bulmuştur.
Osman Nedim Tuna’nın Karşılaştırmasındaki Önemli Noktalar
Osman Nedim Tuna, Sümerce gibi M.Ö 2000’li yıllara kadar uzanan bir dil ile eski Türkçe yani M.S. 6.yy’a ait bir dili kıyaslarken elbette bazı sorunlar yaşamıştır. Osman Nedim Tuna, bu dillerin akraba olduğunu kanıtlama niyetinde olmadığı için bu karanlık noktaları aydınlatma gereği duymuştur. Bunu da belirtmek gerekir ki Osman Nedim Tuna, iki dilin akraba olduğunu ya da Sümercenin Türkçeden doğduğunu iddia etmez, o, iki dilin bir dönem sözcük alışverişi yapacak kadar yakın olduğunu ve bu yüzden Türkçenin yaşının Sümerce ile aynı dönemlere çekilebileceğini iddia eder. Elbette bunu kanıtlarken bazı sorunlar yaşamıştır.
Karşılaştırma esnasında Osman Nedim Tuna’nın karşısına aynı şartlarda aynı çevre koşullarında aynı ses için örneklerle desteklenen paralel ses denklikleri ortaya çıkmış. Osman Nedim Tuna bu durumun normal bir karşılaştırma olmaması gerektiğinin farkında, bunu bir sorun olarak görmektedir. Eserini yayınına hazırlarken bu durumu neyle açıklayacağını düşünürken birden aklına “zaman derinliği” gelir ki bunu da eserinde şu şekilde söyler:
“Herhangi iki dil arasındaki karşılaştırma, her biri bu dillerden birine ait iki ayrı kesitte ( tabanda ) yapılır. Benim karşılaştırmamda Türk dili yönünden eski Türkçe , kesin veya taban olarak seçilmişti. Bunun karşılığı ise sadece Sümerce idi. Halbuki Sümercenin de tıpkı Türk dilinde olduğu gibi kendi derinliği vardır. Çünkü ilk metinler ile ( kabul edilen sınır M.Ö 3100 ), yok olduğu zamanki metinler (kabul edilen sınır M.Ö 1800) arasında en az 1300 yıllık bir zaman dilimi bulunmaktadır. Bu süre içindeki tüm malzeme, Sümercenin kendisine ait bir gelişme ve dallanma hesaba katılmaksızın bir sözlüğün içine aktarılmıştır. Türk dili ise, son 1250 yılda üç büyük devre geçirmiş ve birçok şivelere ayrılmış bulunuyor. Bu sebeple, eğer Sümerceninkine benzer bir Türk dili sözlüğümüz olsaydı mesela /d/ karşılığında /d/, /y/, /z/, /t/, /r/ gibi beş paralel değer ve bunları destekleyen kelime serilerimiz olurdu. Şu halde Sümerce kelimelerde tespit ettiğim ses değerleri ile destekleyici malzeme serilerinin kaynağı bu zaman derinliğidir.”
Bu duruma şöyle bir örnek verelim : Orhun Türkçesindeki “adak”, Eski Anadolu Türkçesinde “ayak” olmuştur. Bu dönemsel bir evrimdir. Bir sözlük hazırlandığında dönemlere göre /d/ sesinin durumu gösterilir. Sümercenin ise dönemleri bilinmediği için hazırlanan sözlükte devrelere göre ayrılmamıştır, bu bakımdan evrim geçiren sözcüğün tüm evreleri bulunmaktadır. Elbette ki biz, eski Türkçe dönemi ile bir kıyas yaptığımız için aslında olmaması gereken birden fazla ses denkliği çıkmaktadır. Bu durum, güvensizlikten ziyade Osman Nedim Tuna’nın dediği gibi zaman derinliğine bağlanabilir.
Osman Nedim Tuna bir Sümerolog olmadığı için bu devrimleri ayırma yetisine sahip olmadığını eserinde belirtmektedir. Bu bakımdan bu sorunu Sümerolog olan ilim insanlarına duyurmaktadır.
Osman Nedim Tuna eserinde, karşılaştırılan dil malzemesinde ses denkliğinin ortaya çıktığı sözcüklerin rastlandığı olduğu fikrine de bir yanıt veriyor.
Karşılaştırmadaki malzemelerin ünsüz + ünlü + ünsüz olarak kıyaslandığına dikkat çeken Osman Nedim Tuna bir kıyaslama kıstasından bahsediyor. H.K.J Cowan’a göre karşılaştırılan iki dilde ünsüz + ünlü + ünsüz şeklinde bir uyum varsa ( kendi makalesinde bu uyumun hangi sözcüklerde olduğunu açıklamıştır ) bu uyumun üç adet olması iki dil arasındaki ilişkiyi ispat etmek için yeterli. J. Greenbeg ise bu denkliğin sayısını dört kelime ile sınırlar. Bu iki dilbilimcinin kuramları da dünyaca ünlü dil kıyaslamalarında kullanılan önemli bir kıyastır. Osman Nedim Tuna, bu iki araştırmacının kuramını göz önüne alarak ünsüz + ünlü + ünsüz uyumunda Sümerce ile Orhon Türkçesi arasında tam 168 kelimeyi benzer olarak belirliyor. Bu, iki araştırmacının da belirlediği oranların çok üstünde.
Osman Nedim Tuna’nın Vardığı Sonuç
Osman Nedim Tuna, bu 168 kelimeyi Sümerce ile Türkçe akrabadır sonucuna bağlamaz. Normal şartlar altında bu 168 ortak kelime köken birliğinin ya da alışverişin sonucudur Osman Nedim Tuna’ya göre ise alışverişin sonucudur. Sümerce M.Ö 2000’li yılara kadar giden bir dil olduğuna göre Osman Nedim Tuna, Türkçenin yaşı meselesini yeniden ortaya koyar. Ona göre;
1. Bu 168 kelimenin ortak olmasına bakarak Türkçe ile Sümerce alışverişte bulunmuştur lakin o zamanlar iki devletin dil alışverişi yapması için ya savaşması ya anlaşması gerekir; her iki durumda da birbirlerinden uzakta olmamaları gerekir. Sümerler Mezopotamya bölgesinde yaşamaktaydı, o halde Türkler Anadolu’ya sandığımızdan daha erken gelmişlerdir. Türkler, M.Ö 3500’lerde Türkiye’nin doğu taraflarında bulunup Sümerler ile dil alışverişi yapacak kadar yakın olmuşlardır.
2. Türk dili, zamanımızda 5500 yıl önce müstakil ve iki kollu bir dil olarak varlığını yazılı kalıntılarla ispatlamıştır. Eğer, Sümerler ile temas zamanına kadar ki çözülme hızı sabit ise ana Türkçenin yaşı epey gerilere götürebilir. Basit bir matematik hesabı yapan Osman Nedim Tuna, Türkçenin yaşını “en pinti hesaplamalara göre 8.500” olarak hesaplar.
3. Dünyadaki en eski yazılı belgelere sahip olan dil Türkçedir. O yazılı belgeler de Sümerce tabletlerindeki Türkçe alıntı kelimelerdir.
4. Altay dil teorisinde l/ş ve r/z konusunda aksine bir düzeltme yapılmalıdır.
Türkçe ile Sümerce Arasındaki Bazı Benzerlikler
Bu kısımda tüm ses denkliklerini vermeyeceğiz; sadece birkaç tanesini vereceğiz. Osman Nedim Tuna, “Sümer ve Türk Dillerinin Tarihi İlgisi ile Türk Dilinin Yaşı Meselesi” adlı eserinde zaten bu ses denkliklerinin hepsini vermiştir:
1. Sümercede kelime başı –d veya –t sesi Orhun Türkçesinde ya –y sesine dönüşmüştür ya da düşmüştür:
- Sümerce : dib “bant, ip”
- Türkçe : yip “ip”
- Sümerce : dirig “diri, canlı, ayakta”
- Türkçe : irig “iri, sert”
- Sümerce : tagı “düşman”
- Türkçe : yagı “düşman”
2. Sümerce kelime başı –g sesi Orhun Türkçesinde ya – y olmuş ya da düşmüştür :
- Sümerce : gi “ağaç”
- Türkçe : ı “ağaç”
- Sümerce : gud “öküz”
- Türkçe : ud “öküz”
3. Sümerce kelime başı –m sesi Orhun Türkçesinde ya – k(a) olmuş ya da –k(e) olmuştur :
- Sümerce : mu “isim”
- Türkçe : kü “şan, nam”
- Sümerce : mulu “köle”
- Türkçe : kul “köle, kul”
4. Sümerce kelime başı –n sesi Orhun Türkçesinde –y olmuştur :
- Sümerce : (f.) nad- “yaymak”
- Türkçe : (f.) yay- “yaymak”
- Sümerce : nigin “miktar”
- Türkçe : yıgın “istif, küme”
5. Sümerce ile Orhon Türkçesinde örtüşen kelimeler arasında üç adet ikileme vardır ki işte bunlar çok önemli kanıtlardır:
- Sümerce : kapkagak
- Türkçe : kapkaçak
Anlam: Kapkaçak, eşya
- Sümerce : nigname
- Türkçe : neng name
Anlam: her şey, bütünü, tamamı, her ne varsa hepsi
- Sümerce : uşub
- Türkçe : kuş eb
Anlam: kuş evi, kuş yuvası
6. Sümerce ile Orhon Türkçesinde ortak sözcüklerde vardır, bunlardan bazıları şunlardır :
- Sümerce : mae, men
- Türkçe : men
Anlam: ben
- Sümerce : zae
- Türkçe : sen
Anlamı: sen
- Sümerce : (f.) di -
- Türkçe : (f.) ti -
Anlamı: demek, söylemek
- Sümerce : dingir
- Türkçe : tengri
Anlamı: tanrı
- Sümerce : iduga
- Türkçe : yıdıg
Anlamı: koku
- Sümerce : kur
- Türkçe : kuru
Anlamı: kara parçası, ülke
- Sümerce : (f.) udi -
- Türkçe: (f.) udı -
Anlamı: uyumak
- Sümerce : uş
- Türkçe : iş
Anlamı: iş, uğraş
- Sümerce : tir
- Türkçe : yir
Anlamı: yer, kara parçası
7. Sümerce ile Orhun Türkçesi arasında ek bazında da benzerlikler vardır.
Sümercede “+ta” eki Köktürkçede de “+ta” eki çıkma durum ekidir:
Sümerce: kur +ta ( dağdan )
Köktürkçe: tag + ta ( dağdan )
Sümercede “+ka” eki Köktürkçede de “+a” eki yönelme durum ekidir:
Sümerce: nıg+ke ( herhangi bir şeye )
Köktürkçe: neng+ke ( bir şeye )
Sümercede “+ra” eki Köktürkçede de “+ra” eki yön eki görevindedir:
Sümerce: Enlil+ra ( Enlil’e )
Köktürkçe: taş+ra (dışarıya )
Sümercede “+şe” eki Köktürkçedeki eşitlik eki “+ça/çe” gibi “-e dek” anlamı verir.
Sümerce: dirig dirig +şe ( tasarılara göre ), ar +şe ( un olarak), tun+şe ( sonuna kadar )
Sümerce “+gim” eki Türkçedeki “gibi” edatına denk bir anlam veriri eklendiği isme:
Sümerce: dingir-mu-gim ( tanrım gibi ), gud - gim ( boğa gibi)