Makaleler

Anasayfa

Hakkımızda

Yardım

Yasal Konular

Uçak Kazalarının Nedenleri (İstatistiki)

yazar: Emel Gülcan

Orville ve Wilbur Wright 1903 yılında ilk uçağı icat ettiklerinde, havada 12 saniye uçup 120 metre mesafe kaydettiler. Wright kardeşler aradan geçen 113 seneden havayolu taşımacılığının bu boyutlara geleceğini belki hayal bile demezdi. Çünkü günümüzde her gün gökyüzünde yüzlerce uçak, binlerce yolcu taşıyor. Özellikle uzun mesafeler için havayolunu seçmek zaman kaybını önlüyor ve konfor sağlıyor. Uçak yolculuğu pek çok avantajının yanı sıra yine de ölümcül kazalar yüzünden kimilerine göre riskli. Hala uçak fobisi olan veya uçağa bindiğinde tedirgin olan pek çok insan var. Peki, uçak yolculuğu ne kadar riskli ve uçak kazaları neden meydana geliyor?

Uçak Yolculuğu Ne Kadar Riskli?

Tarihteki ilk uçak kazası 17 Eylül 1908’de, uçağın mucitlerinden Orville Wright tarafından gerçekleştirildi. Bir kişinin ölüp bir kişinin yaralandığı kazada uçağın pervanelerinden biri kırılmıştı. Elbette havacılık sektörü o günden beri epey yol aldı; 100 yıldır yaşanan gelişmeler uçak kaza oranlarının her yıl azalmasını sağladı. Bugün uzmanlar bir uçağın düşmesi için kontrol edilemeyen bir hatalar zincirinin oluşması gerektiğini ve bu ihtimalin az olduğunu sayılarla ortaya koyuyor. Örneğin araştırmalar yıl bazında milyonlarca uçuş yapılırken her sene 2-13 ölümlü kaza oluştuğunu gösteriyor. Yine istatistiklere göre bir uçak kazasına denk gelme ihtimaliniz 11 milyonda 1. Sigorta şirketi Allianz Global Corporate & Specialty’nin verilerine göre 1962 -1971 döneminde 100 milyon kişiden 133 kişi uçak kazasında hayatını kaybederken, bu sayı 2001 - 2013 döneminde 2’ye düşmüş.

IATA’nın (International Air Transport Association, Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği) 2014 verilerine göre tüm dünyadaki havayolu filolarında yaklaşık 25 bin uçak, 50 binden fazla rotada hizmet veriyor. Bu uçakların yaklaşık yarısı aynı anda uçabiliyor. Hava yolu sektöründeki bu talebe rağmen bundan 30 yıl önce ölümlü kaza oranı her 252 milyon kilometre uçuşta 1 oranındayken günümüzde kaza oranı 2 milyar 520 kilometrede 1’e gerilemiş durumda. Massachusetts Institude of Technology tarafından yapılan bir araştırma ise uçaktan korkanların gönlünü ferahlatacak nitelikte. Bu araştırmaya göre bir yolcunun uçak kazasında yaşamını yitirme olasılığı 8 milyonda 1. Yani istatistiklere göre 21 yıl süreyle her gün uçarsanız riskli gruptasınız.

Tabii ki bu pozitif oranlar, kazaların önlenebilmesi için yüksek çaba gösterilmesine bağlı. Özellikle uçak teknolojisindeki gelişmeler ve pilotlar, teknisyenler, hava kontrolörleri gibi yolculuğunuzdaki kilit aktörlerin sürekli eğitim almasının bu konuda rolü büyük. Ayrıca geçmiş kazalar da yeni kazaların olmaması için ders kabul ediliyor. Çünkü uçak kazalarından sonra genellikle daha sonraki kazaları önlemek açısından yapıcı bir prosedür devreye giriyor. İlgili ülkenin havacılık otoriteleri kaza sonuç raporları yayımlıyor. Bu raporlarda benzer kazaların yaşanmaması için sektördekilere öneriler veriliyor. Ayrıca kaza nedeni tespit edildikten sonra varsa suçlular cezalandırılıyor.

Uçak Kazaları En Sık Ne Zaman Meydana Geliyor?

Araştırmalara göre uçak kazalarının yüzde 75’i kalkış ve inişlerde, yüzde 25’i ise seyir halinde yaşanıyor. Kalkışta en çok karşılaşılan risk motor arızalarından kaynaklanıyorken inişte pilot hataları belirleyici oluyor.

Uçak Kazalarının Nedenleri?


Görsel: 1001crash.com

  • %56 Uçuş Mürettebatı (Uçuş Ekibi)
  • %17 Uçaklardan kaynaklı
  • %13 Hava şartları
  • %6 Muhtelif
  • %4 Bakım-Tamir
  • %4 Havalimanı - Hava Trafik Kontrolü

Uçak kazalarıyla ilgili yapılan çalışmalara göre kazaların yüzde 50’den fazlası uçuş ekibinin hatası, yüzde 20 civarı uçaktaki mekanik hatalar, yüzde 5-10 civarı teknik bakım eksikliği, yüzde 5 civarı hava trafik kontrolörü hatasından kaynaklanıyor. Yani en bilinen sebepler insan hatası, teknik sebepler ve bakım hatası. Meteorolojik koşullar, kuş çarpması, yangın, sabotaj ve tartışmalı bir durum olan cep telefonu kullanımı gibi faktörler ise bu konuda biraz daha tali bir alanda yer alıyor.

İnsan Hatası Nedir?

Havacılığın ilk yıllarında kazaların büyük oranı teknolojik yetersizliklerden ötürü teknik sebeplerden kaynaklanıyordu. Ama bugün durum değişti. Çünkü teknolojinin gelişmesiyle uçaklar teknik açıdan iyileşirken uçak yolculuklarına talep arttı, sefer sayıları ve uçulan destinasyonlar çoğaldı. Başka bir deyişle teknoloji geliştikçe pilotların, kule çalışanlarının ve teknik elemanların omzuna daha çok yük bindi.

Pilot Kaynaklı Problemler Nelerdir?

Pilotlar, uzun ve yorucu bir eğitim sürecinden sonra kullandıkları uçaklarda intibak eğitimleri görüyorlar ve yeterince deneyim kazandıktan sonra uluslararası brövelerini alıyorlar. Ama yine de pilot kaynaklı problemler bugün kazaların neredeyse yüzde 50’sini oluşturuyor. Bu durumun başlıca nedeni olarak da pilotların teknik aksaklıkları geç fark etmesi ve otomatik pilota çok güvenmeleri gösteriliyor.

Uçuş öncesi sağlık kontrollerinden geçmelerine rağmen pilotların sağlık durumu da her zaman önemli bir faktör. Mesela sırf bu yüzden, zehirlenme veya başka sağlık problemi yaşamamak için uçuş sırasında iki pilot asla aynı yemeyi yemiyor.

Pilotların özel hayatı da uçuş güvenliği açısından hayati öneme sahip. Örneğin 24 Mart 2015’te, Fransa’nın güneyinde Germanwings’in 144 yolcu ve 6 mürettebatını kaybettiği kazada, ikinci pilotun ağır depresyon yaşadığı ve tedavi gördüğü, hatta kazanın sebebinin de pilotun intiharı olduğu iddia edildi.

Yine pilotların kumanda ve sistemleri ustaca kullanmaması, göstergeleri yanlış değerlendirmesi, kendilerine aşırı güvenmesi, kuleden verilen talimatlara eksiksiz uymaması ve kalkış öncesi kontrollerdeki ihmal ve dikkatsizlikleri de uçuş güvenliğini etkiliyor. Havayolu şirketlerinin pilotların sağlığını dikkate almadan yaptığı uçuş planları ve pilotların yorgunluk durumu da seyahatinizi riske atan faktörler arasında yer alıyor.

Kontrol Edicilerden Kaynaklı Problemler Nelerdir?

Hava trafik kontrol personelleri, uçuş harekât memurları, yükleyiciler, yakıt dolduranlar ya da bakım mühendislerinin de görevlerini ihmal etmesi, uçak kazalarında insan kaynaklı risk faktörü oluşturuyor. Özellikle kulede çalışan personelin uçuşlarda rolü epey büyük. Çünkü kuledekiler uçakların yaklaşma, iniş ve kalkışlarını kontrol ediyorlar. Kuledekilerin yanlış yönlendirmesi ve uçuş pistlerinin uygun olmamasına rağmen, ilgili hava trafik kontrol ünitesinin uçuşa-inişe izin vermesi de kaza riskini yükseltiyor. Bu yüzden kuledekilerin yetki dışı davranışta bulunmaması ve görevlerini ihmal etmemeleri hayati öneme sahip.

Teknik Sebeplerden Kaynaklı Problemler Nelerdir?

Uçağın ana parçaları kabul edilen motor, kanat, yakıt deposu, gövde, alt kısım, iniş-kalkış takımları her uçuş öncesi kontrol edilse de, bazen kontrol edilen parçalar sorun çıkarabiliyor. Öyle ki teknik aksaklıklar kazaların sebebinin yüzde 20’sini oluşturuyor. Bu açıdan mühendislere ve teknik çalışanlara önemli rol düşüyor. Meydan işletmeciliği açısından da teknik hatalar uçuş riski yaratıyor. Örneğin meydanlardaki radyo ve hava trafik yardımcı cihaz ve sistemlerinin durumu uçuş güvenliği açısından oldukça önemli.

Pilotun komutları yerine getirmesine rağmen kontrol yüzeylerinin kullanılamaz hale gelmesi veya motor arızası, doğrudan uçuşunuzu etkiliyor. Yine elektronik sistemlerde oluşan hatalar da uçak kazalarının başlıca sebepleri arasında kabul ediliyor. Ancak teknik açıdan bakıldığında arızalanan her uçak düşecek diye bir kural yok. Çünkü uçaktaki göstergelerin yedeği var. Örneğin yakıt göstergesi bozulduğunda yakıt tüketim göstergesinden durum takip edilebiliyor veya irtifayı ölçen altimetre çalışmıyorsa başka bir sistem kullanılabiliyor.

Bakım Hatalarından Kaynaklanan Problemler Nelerdir?

Uçaklar üretildikten sonra ait oldukları havayolu şirketi, üretici firma ve bağlı bulunduğu ülkenin havacılık otoriteleri tarafından sürekli kontrol ediliyor. Hatta zaman zaman uçaktaki sistemlerde iyileştirmeler yapılıyor ve gerekli iyileştirmeleri yapmayan şirketlere lisanslarının alınmasına kadar varabilen ağır cezalar veriliyor. Yine de işler bu kadar sıkı tutulsa da, uçakların bakımları insanlar tarafından yapılıyor ve ne yazık ki tarihte bakım hatalarından kaynaklı pek çok kaza mevcut. Örneğin 1994-2004 döneminde ABD’deki ölümcül kazaların yüzde 42’sinde bakım hataları etken olmuş.

Uçaklara planlı ve plansız olmak üzere iki türlü bakım yapılıyor. Planlı bakımlar, uçağın sefere çıkmasından önce yapılan küçük işlemlerden uçağın tüm parçalarından vidalarına kadar ayrılıp tek tek kontrol edilmesine kadar uzanıyor. Bu bakımlar uçağın yaptığı iniş-kalkış ve uçuş sayısına göre değişiyor. Metalin yorgunluğu sürekli izleniyor. Zaman zaman uçakların röntgeni çekilerek, çatlak görülen parçalar hemen değiştiriliyor. Ayrıca her 3-5 günde bir uçakların flapları ve kuyruğu, iniş takımı, oksijen sistemleri, ışıkları ve dış güç ünitesi kontrol ediliyor. Ortalama 8 ayda bir uçağın iç sistemleri elden geçiriliyor. 12-17 ay içinde ise uçağın dış kaportasında gözle görülmeyen çatlaklar ve korozyon oluşup oluşmadığına bakılıyor.

Meteorolojik Koşullar

Hava muhalefeti yüzünden günümüzde uçak seferlerinin çoğu ertelense de, aslında kötü hava koşullarına karşı uçuş güvenliği için uçaklarda her türlü teknik donanım mevcut. Örneğin pilotlar camdan bakmadan, göstergeler ve otomatik pilot yardımıyla kötü havalarda da uçakları kontrol edebiliyorlar. Otomatik alçalma ve hizalama yoluyla uçağı tamamen otomatik indirebiliyorlar. Sert rüzgârlara karşı ise belli bir derecede flap (kanat) açılıyor. Buna rağmen uçak kazalarının yüzde 5’i hâlâ meteorolojik koşullardan kaynaklanıyor. Çünkü hava koşulları uçağın motorunu dondurup aksamlarını bozabiliyor. Yıldırım çarpmaları ise sanılanın aksine yolculuğunuzun güvenliği açısından önemli bir tehdit değil. Uçmaktan korkanların kabusu türbülans için de benzer bir durum söz konusu. Genellikle havadaki ısı değişimleri yüzünden oluşan türbülanslar, uçağın emniyetini tehdit etmiyor. Çünkü uçaklar türbülanslara dayanıklı şekilde üretiliyorlar.

Sabotaj İhtimali

Uçak kazalarının bir kısmı da sabotajlar nedeniyle yaşanıyor. Tarihte teröristler ve sabotajcılar tarafından yapılmış pek çok uçak kaçırma veya uçak düşürme eylemi olsa da havaalanlarındaki artan önlemler sayesinde uçak kazalarında sabotaj ihtimali her geçen gün azalıyor. (Örnek: 11 Eylül Saldırıları)

Kuş Çarpması

İstatistiklere göre kuş çarpması vakalarının yüzde 65’inde uçakta sadece küçük hasarlar oluşuyor ama yine de kuş çarpması sanılanın aksine uçak kazalarında önemli bir risk faktörü. Örneğin kuş çarpmaları sebebiyle oluşan kazalarda 1988’den beri 220’den fazla insan hayatını kaybetmiş. Çünkü büyük bir hızla giden devasa bir uçağın küçük de olsa bir cisimle çarpışması, tonlarca büyüklükte bir kuvvet oluşturuyor. Ayrıca motora kaçan kuşlar motoru bozabiliyor, ön cama çarparak pilotların görüş mesafesini engelliyor. Özellikle kalkış ve iniş sırasında, uçak yere yakınken yaşanan vakalarda, pilotların durumu toparlaması için yeterli yükseklik ve zaman olmadığı için, kalkış ve iniş daha riskli kabul ediliyor.

Cep Telefonu

Uçuş sırasında cep telefonu kullanma konusu henüz tartışmalı bir konu. Şimdilik genellikle uçuşlarda kalkışta ve inişte telefonlar tamamen kapatılıyor. Uçuş sırasında ise uçuş modunda kullanılabiliyor. Bazı havayolları ve yeni uçak modellerinde ise bu kısıtlama kaldırılmış durumda. Ama telefonlarla ilgili genel kabul, havada sinyallerin karışmasından dolayı teknik sorunların oluşabileceği ve bunun da uçağın düşme ihtimalini doğurabileceği yönünde.

Uçağın Modeli Önemli Midir?

Bazı uçakların diğerlerine göre daha fazla risk taşıdığı fikri, havacılık otoritelerine göre bir varsayımdan ibaret. Çünkü farklı model veya taşıma kapasiteli tüm uçaklar, üretici firma tarafından testlerden geçiyor ve bu testleri geçemeyen uçakların yolcu taşımasına izin verilmiyor. Üreticinin testini geçen uçaklar ise havacılık otoritelerinden onay almak zorunda. Bu onay sürecinde uçaklara yine detaylı testler yapılıyor ve uçaklar belki de kullanıldıkları sürelerde asla yaşanmayacak durumlarda sınanıyorlar. Ayrıca üreticiler uçaklarda en ufak bir yapım hatasının olmaması için titizlenmek zorundalar. Aksi durumda, yaşanacak kazalarda ciddi tazminatlar ödemekle yükümlüler ve ürettikleri modellerde sorun varsa, modeldeki tüm uçakları piyasadan geri çekmek durumunda kalabilirler.

Uçağın Yaşı Önemli Midir?

Uçakların ömrünü, gövdesindeki çatlaklar ve metal yorgunluğu belirler. Parçalar uçağın gittiği mesafe, kullanım süresi, iniş kalkış sayısı gibi parametrelere göre onarılır veya değiştirilir. Böylece uçakların ilk günkü durumu korunmak istenir. Gerekli bakımları yapıldığı sürece uçakların yaşı önemli değildir. Yine de uçaklar için ortalama 20 yıllık bir süre makul kabul edilir.

Koltuk Durumuna Göre Risk Fark Eder mi?

Uçak kazalarında en çok merak edilen konulardan biri, hangi koltukların kaza anında daha güvenilir olduğudur. Aslında bu sorunun yanıtı net değildir ve uçak kazasının oluş biçimine göre değişir. Örneğin burun üzeri çakılan bir uçakta kuyruk tarafı sağlam kalırken, kuyruk çarpmasında tersi geçerlidir. Yine de geçmiş ölümlü kazalara göre yapılan istatistikler, kanatla kuyruk arasındaki bölgeyi yüzde 69 gibi bir oranla daha güvenli kabul eder. Ayrıca araştırmalar kaza anında kemeleri takılı olanların hayatta kalma ihtimalinin daha yüksek olduğunu göstermiştir. 

İlgili Makaleler