Makaleler

Cinas Sanatı Nedir?

Yazar: Diba Bahadıroğlu

Cinas sanatı söylenişleri ve yazılışları aynı ama anlamları farklı olan sözcüklerle yapılır. Genellikle dize sonlarına bahsettiğimiz niteliklere uygun sözcükler getirilip beyitte anlam bütünlüğünün yanı sıra söyleyiş güzelliği sağlamak hedeflenir. Bu sana tecnis diyen de vardır. Cinas, Osmanlı edebiyatında yani divan şiirinde, yeni şiirde, halk şiirinde ve günümüzdeki şiir anlayışında kullanılan bir sanattır.

Eski edebiyatta kullanılan cinas, Arap alfabesine göre 7 kısımda incelenir. Osmanlı Türkçesinin yazma dili Arapça olduğu için şairler bu ayrıma dikkat etmişler ve cinasın 7 ayrı kullanımının hemen hepsini kullanmışlardır. Bu bakımdan, yani Türk edebiyatında kullanılan bir tür olduğu için cinas sanatının yedi türünü örneklerle göreceğiz:

1. Cinas-ı Tam

Diğer adıyla  cinas-ı basit, söylenişleri ve yazılışları bir ama anlamları farkı yani eş anlamlı sözcükler ( isim ya da fiil ) arasında yapılır. Burada, kelime oyunları eklerle de desteklendiği için alışık olduğumuz eş anlam dizgesinden farklı kullanımları da görebiliriz.

Örneklersek :

Sözün tutîyle bülbülden işittim

Girü şâhınm senâsını iş itdim  ( AHMEDİ )

Burada “işitmek” ve “iş  etmek” şeklinde bir cinas vardır. Alıştığımız gül / gülmek ya da yüz / yüzmek tarzından uzak, eklerle ve akıl oyunları ile yapılmış bir cinas ile karşı karşıyayız.

Cinas, her zaman sonda olmak zorunda değildir. Sözcük uyak olduğu zaman ve redif de eğer sözcük ise dizenin hemen sonunda değil, dize sonundaki sözcüğün bir gerisinde olur. Şöyle ki :

Kısmetindir gezdiren yir yir seni

Göğe çıksan akıbet yir yir seni ( İbni Kemal )

Burada “yir yir” şeklindeki sözcük grubu  cinaslı olarak kullanılmış. İlk dizedeki anlamı “taraf” ikinci dizedeki anlamı ise fiil olarak “toprak seni yer, içine çeker” olarak gösterilir.

Beyitte, cinaslı sözcükler iki dizeye dağılmış da olabilir; bir dizede de olabilir.:

Bi-basar fark edemez kanda basar ol âhû

Yine izi tozunu dîde-i bînâ gözetir ( BAKİ)

Cinaslı olarak kullanılan “basar” sözcüğü hem basmak eyleminden türetilen bir sözcük olarak hem de Farsça “göz” anlamında kullanılmıştır.

2. Cinas-ı Mürekkeb

Yukarıda gördüğümüz cinas türlerindeki kelimeler tek bir sözcükten oluşuyordu. Burada ise cinaslı sözlerden ikisi de birden fazla kelimeden oluşacak. Yani artık gülmek ile gül gibi bir cinasa rastlamayacağız.

Cinas-ı mürekkeb iki ayrı ana başlıkta incelenir:

2.a Cinas-ı mefruk: Cinaslı sözlerden sadece birisi iki ayrı sözcükten oluşur; diğeri tek sözcükten oluşur. Örneklersek:

Tal’atın ayını çün âyineye benzedirem

Ben beni tanlaram ol ayı neye benzedirem ( AHMED-İ DAİ )

Bu edebi sanat en sık verilen beyit örneği ise Süleyman Çelebi’nin beyitidir:

Her nefeste işledim bir günâh

Bir günah için demedin bir gün âh  ( SÜLEYMAN ÇELEBİ )

Bu cinas türüne son örneğimizi laedri bir beyitle verelim:

Gelmedi sâkî kanaât var iken meyhânede

Bir ayağım evdedir bir ayağım mey- hânede ( ANONİM )

2.b. Cinas-ı merfû: Buradaki cinasta cinaslı olan sözden birisi kendisinden önceki sözcükten bağımsız yazılırken diğer cinasın harflerinin bir kısmı cinaslı sözcükten önceki sözcüktedir.

Örneklersek:

Yokken güneşin eşi semâda

Bir eş göründü şemse mâdâ ( Laedri/ Anonim )

Cinaslı olan sözcük semâ sözcüğüdür ama ilk dizede sema direk yazılsa da ikinci dize de parçalanarak yazılmış.  “Semada” yani ilk dizedeki anlam “Gökyüzünde”; ikinci dizedeki anlam  “şem-se mâda” yani tam çevirisiyle “güneşe ayda” olarak gösterilebilir. Bu cinasa bir örnek  daha  verelim :

Âh kim  ağzım sulandı seyr ederken sakızı

Bûse vâdiyle şeker çiğnerdi bir tersâ kızı (SÜNBÜLZÂDE VEHBİ )

Cinaslı sözcük “sakızı” sakızı anlamında, parçalanan ikinci dizedeki “tersâ kızı” Hıristiyan kızı anlamındadır.

3. Cinas-ı Muharref

Arap alfabe sistemine özgüdür bu ses olayı. Arap harflerine göre yazılışları aynı ama hareke sistemine göre okunuşları farklı iki sözcük arasındaki anlam ilişkisidir. Bu cinas türü için Arap alfabe sistemine hakim olmak ve Arapça yazmayı bilmek gerekir; şimdi Latin alfabesiyle yazacağımız beyitlerde bu cinası göremeyeceğiz. Bu bakımdan da bir örnek vereceğiz.

Ay gün ile kavl olunmuş kullarındadır mihr ü mâh

Müşterî olalı yıllardır çü abd-i müşteri ( LÂMÎ )

Burada kavl (قول ) ile kul (قول ) Arap alfabesine göre aynı harflerle yazılmaktadır; ama ikisinin anlamı farklıdır. Bu bakımdan burar; ama ikisinin anlamı farklıdır. Bu bakımdan cinas-ı  muharref var diyebiliriz.

4. Cinâs-ı Nâkıs

Yine Arap dili kurallarına göre düzenlenen bir cinas sistemidir.  Nâkıs Arapça kelime anlamıyla hastalıklı, eksik anlamındadır. Bu bakımdan burada göreceğiz cinaslı sözcüklerin birisinde bir harf fazla bulunacaktır. Cinaslı sözcüklerdeki harfin sözcüğün neresinde olduğu önemlidir ve bu öneme nazaran cinas-ı nâkıs üç başlıkta incelenir:

4.a Cinas-ı mutarraf : Cinaslı sözcüklerin birindeki fazla sözcük, o sözcüğün başında bulunur.

Örnek: 

Dedim ki küllî cerâhat beden dedi seri var

Cerâhatin gidicek başı Zâti rahat olur ( ZATİ )

Cinaslı sözler “cerahat” ve “rahat” sözcükleridir. Arapça harf sistemine göre “rahat” sözcüğü “cerahat” sözcüğünden bir harf fazladır; Latin alfabesinde iki harf fazla görünse de Arapça yazımında sadece başa bir “c” harfi eklenir.

4.b Cinas-ı müşevveş : Cinaslı sözcüklerin birindeki fazla sözcük, o sözcüğün ortasında bulunur. Örneklersek : 

Mey-âşâmân-ı bezmin sözleri hep câmdır Cem’dir

Bizim güftârımız sâkî mey-i gül-fâmdır femdir. ( CEVRİ )

Burada iki tane cinas-ı müşevveş vardır. İkisi ilk; diğer ikisi de ikinci dizededir. “câm” Arapçaya “cim, elif, mim” ile yazılırken “Cem” Arapçada “cim, mim” ile yazılır. Bu bakımdan cem ile câm arasında fazladan harf ortada olmak üzere atık harf bulunur. Aynı keza “fâm” Arapçada “ fe, elif, mim” ile yazılır; “fem” ise “ fe, mim” ile yazılır. 

4.c Cinas-ı müzeyyel : Cinaslı sözcüklerin birindeki fazla sözcük, o sözcüğün sonunda bulunur. Diğer adı cinas-ı zahid olarak geçer kaynaklarda. Örneklersek : 

Goncalar ağız açıp derler zebân-ı hâl ile 

Tâzele peymânelerle vaktidir peymânını ( NECATİ) 

Cinaslı olan sözler “peymân” ve “peymâne” sözcükleridir. Latin alfabesinde de Arap alfabesinde de görüldüğü gibi “peymân”, “peymâne” sözünden bir harf eksiktir.  Son bir örnek daha verelim bu sefer Türkçe bir sözcük için cinas-ı müzeyyel yapalım:

Hâlden hâlî değildir ey şeker – leb leblerin

Kanda kand olsa anın birkaç zübâb üstündedir ( ZATİ)

Burada iki adet cinaslı sözcük vardır. İkisi ilk; diğer ikisi de ikinci dizededir. “Hâl”, ben anlamındadır; “hâlî” boş anlamındadır. Bu, yabancı sözcükle yapılan cinas-ı müzeyyeldir. Bir diğer cinas, “kanda” ile “kand” arasındır. “kanda” nerede, “kand” şeker anlamındadır. Burada da bir yabancı bir de Türkçe sözcük arasında bağlantı vardır.

5. Cinas-ı Lâhık

Cinaslı olan sözlerden birindeki bir harf değişiktir. Buna cinas-ı mütekârib de denir. Değişik olan harf, başta – ortada – sonda olabilir.

Örneklersek:

5.a Farklı harfin başta oluşuna göre :

Mihr ü vefâlar etmez isen dostum  nola

Minnet değil mi cânıma cevr ü cefâların ( BAKİ )

Buradaki cinaslı sözler “cefa” ve “vefa” sözcükleridir. Görüldüğü gibi baştaki harfler farklıdır.

5.b Farklı harfin ortada oluşuna göre :

Neydüğün fehm ettik esmâdan garaz hâlâ bize

Bâde-i sâfi gerek sofî tasarruf ver – taraf (  RUH-İ BAĞDADİ)

Buradaki cinaslı sözler “sâfî” ve “sofî ” sözcükleridir. Görüldüğü gibi ortadaki harfler farklıdır.

5.c Farklı harfin sonda oluşuna göre :

Sakın tab’-ı âzâdı âzârdan

Hem âfâkâfât-ı bed-kârdan ( LAEDRİ/ANONİM) 

Buradaki cinaslı sözler “âfâk” ve “âfât” sözcükleridir. Görüldüğü gibi sondaki harfler farklıdır.

6. Cinas-ı Mükerrer

Cinaslı olan sözcüklerin birinin diğerinin son iki sesiyle aynı sese sahip olmasıdır. Burada sesler, hece ile değerlenir; yani örneğin “e” sesi değil “se” hecesi ortak olmalıdır. Bu cinas türüne cinas-ı müzdevic de denir.

Örneklersek:

Dirheme kılma heves kim var anın sonunda hem

Eyleme dînâra meyli âhirinde nâr var  ( ZATİ )

Burada iki adet cinas-ı mükerrer vardır; birisi “dirhem “ ile “hem” diğeri “dinar” ile “nâr” arasındadır. Ayrıca meraklısına duyurulur :  Koca Ragıp Paşa’nın “Etdi ten-i nizârımı feryâdu nâle nâl/ Kaldım o rütbe za’f ile yok irtihâle hâl” matlalı gazeli ve Şeyh Galib’in “Vâız nihâni çekmiş o hinhâ- geri geri /Eyler gelip dükkâna büt-i berberî beri” matlalı gazeli tamamen cinas-ı mükerrer ile yazılmıştır.

7. Cinas-ı Hat 

Arap alfabesine göre teşkil eden bir sistemdir; buna göre cinaslı sözcükler arasında sadece nokta farkı vardır.

Örneklersek:

Güvenip aklına kalma câhil

Ki olur ekser-i âkil gâfil ( LAEDRİ / ANONİM)

Burada gâfil ve âkil cinaslı sözcüklerdir; Arap alfabesiyle yazılışlarında âkil noktasız gâfil noktalıdır.

Cinas sadece bu 7 şekilde yapılmaz. Sıfatlar ve ikilemelerle yapılan cinas çeşitleri de vardır. yalnız pekiştirmeler de dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır ki o da pekiştirmenin önüne bir isim almadan da anlamlı olmasıdır. Biz, örnek verirken pekiştirmeli sıfatlarla yapılan cinas ve ikileme niteliğindeki sözcüklerle yapılan cinas olarak ikiye ayıracağız; örnekler ise bu şekilde cinaslı yazılan tüm bir gazelden alınan parçalar olacaktır:

a. Pekiştirmeli Sıfatlarla Yapılan Cinas

Kap kara ise ne gâm badesi rengîn olsun

Saffet-i la’lini tağyir edemez hat cânâ 

Tas tamam oldu yeter sâki biraz da ayağın

Çek tahammül edemez meşrep-i erbâb-ı safâ ( YÜSRİ )

b. İkileme Niteliğindeki Sözcüklerle

Bezm-i işrette çalınsa neyler

Âdemi pâdişeh eyler meyler ( YÜSRİ )

Cinas sanatı, divan şiiri ile eş zamanda olan halk şiirinde de oldukça fazla kullanılmıştır. Özellikle manilerde, manilerden oluşan türkülerde ve genelde dize sonlarında kullanılmıştır cinas. Halk şairleri bu kadar çok düşmemiştir cinasın üzerine, onlar için önemli olan kulağa hoş gelmesidir eserin. Bu bakımdan halk edebiyatında kullanılan cinas daha akıcıdır. Birkaç mani örneği verip konuyu bitirelim:

Dünyasına

Güvenmeyin dünyasına

Dünyasına güvenenin 

Biz gittik dün yasına

* Bu tür manilere cinaslı ya da kesik mani de denir.

Yâr sana                                             

Çağlar sular yâr sana                   

Madem Ferhat'ım dersin           

Şu dağlın yarsana

Kaynaklar

Dilçin, Cem, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, TDK, 9.Baskı, Ankara
Bayram, Yavuz, Eski Türk Edebiyatına Giriş; Eski Türk Edebiyatında Anlam Figürleri ve Edebi Sanatlar, Akçağ, 6.baskı

İlgili Makaleler

Yorumunuzu Paylaşın