Dünyanın Yedi Harikası
Dünya üzerinde, günümüze kadar birçok medeniyet gelip geçti. Bu medeniyetlerden bazıları sadece tarihin tozlu sayfalarında yer edinebilmişken bazıları dünya üzerinde kalıcı eserler bırakmış ve bu eserler ile yüzyıllar sonra bile kendilerinden iftiharla bahsettirmeyi başarmaktadır. Şu an tarihi eser durumunda olan birçok ürün, yapıldıkları dönemlerde bir amaç uğruna yapılmıştı. Eserin yapılış sebebi halka hizmet için (Kervansaraylar), dini vecibeleri yerine getirmek için (Ayasofya Kilisesi), ülke savunması için (Çin Seddi), görsel sanat için (Mona Lisa tablosu), ya da sadece önemli bir şahsiyetin mezarı (Keops Piramidi) olabilir. Her ne amaç için yapılmış olursa olsun bu yapılar veya eserler günümüzde sanat eseri durumundadır.
Bu tarihi eserler arasında en güzelleri hangisidir? Bu soruyu herkes kendi zevk ve görüşüne göre cevaplayabilir. Bu sebep ile ortaya birçok liste çıkar. Ancak bu soruyu ilk olarak ortaya atan kişi, tarihin babası olarak bilinen ve MÖ 5. yüzyılda yaşamış olan tarihçi Herodot’tur. Bir Yunan olan Herodot, esas konusu Yunan-Pers savaşlarını anlattığı Herodot tarihi adlı eserinde gezdiği ve gördüğü şeyler hakkında bilgiler vermiştir. Herodot, bir gezgin olarak gördüğü yapıların bir sıralamaya sokulması gerektiğini düşünür ve böylelikle “dünyanın yedi harikası” kavramını ortaya atar. Ancak Herodot dünyanın yedi harikasını belirleyen kişi olmadı. Dünyanın yedi harikasını sıralayan kişi Sidon (Sayda/Lübnan) doğumlu Antipatros’tur. Antipatros, belirlediği yedi yapıtı “Dünyanın Yedi Harikası Üzerine” adlı eserinde anlatır. MÖ 2. yüzyılda belirlenen liste, günümüzde de devamlılığını sürdürmeyi başarır. Ancak Dünyanın Yedi Harikası Üzerine adlı eserde adı geçen yapıtların içerisinde sadece Giza bölgesinde (Kahire/Mısır) bulunan Keops Piramidi sağlam kalarak günümüze kadar gelebildi. Diğer yapıtlar çeşitli sebeplerden dolayı yok oldu.
Antipatros’un seçtiği yedi harika şu şekildedir:
1) Keops Piramidi
2) İskenderiye Feneri
3) Babil’in Asma Bahçeleri
4) Rodos Heykeli
5) Kral Mausollos’un Mezarı (Halikarnas Mozolesi)
6) Artemis Tapınağı
7) Zeus Heykeli
Keops Piramidi
Mısırın Giza bölgesinde üç piramit bulunmaktadır. Bu üç piramidin hepsi Antipatros’un listesinde değildir. Sadece içlerinde en büyük ve en eski piramit olan Keops Piramidi dünyanın yedi harikası içerisindedir. Bir mezar olarak yapılan Keops Piramidi’nin Antik Mısır’ın firavunlarında Khufu için inşa edildiği düşünülüyor. Adına Khufu Piramidi de dinilen bu yapı, dünyanın yedi harikası içinde yaşadığımız tarihe kadar sağlam kalabilen tek yapıdır. Yapımı 20 yıl sürdüğü düşünülen Keops Piramidi, insan yapımı olan en büyük yapı olarak görülüyor. MÖ 2551-2560 yılları arasında inşa edildiği düşünülen Keops Piramidi’nin yükseklik rekoru 4000 yıl süresince geçilemedi. Keops Piramidi’nin nasıl inşa edildiği ile ilgili farklı görüşler vardır. Dev bir kaldıraç ile taşların kaldırıldığı ya da bir rampa yardımıyla taşların itilerek taşındığı düşünülen görüşler arasındadır. Uzun yıllar içinde sadece dış cephesi aşınmaya uğrayan Keops Piramidi’nin birçok sırrı hala gün yüzüne çıkarılamadı. Piramidin içerisinde 3 oda tespit edilebildi. Keops Piramidi’nin günümüzdeki uzunluğu 138 metredir. Aşınmalar sonucu piramidin hasar gören uç kısmı ile birlikte piramidin orijinal yüksekliğinin 144 metre civarında olduğu düşünülüyor. Günümüzde ayakta durmaya devam eden Keops Piramidi, görülmeye değer bir mimari harikadır.
İskenderiye Feneri
Günümüze kadar gelmeyi başaramayan İskenderiye Feneri, bu zamana kadar geçen süre içinde inşa edilmiş en yüksek deniz feneridir. Bunun yanı sıra yedi harika içerisinde de en yüksek yapı olma özelliği taşır. MÖ 285-246 tarihleri arasında inşa edilen ve 3 kattan oluşan fener 166 metre yüksekliğe sahiptir. Denizcilere yol göstermek için inşa edilmesi, İskenderiye Fenerini insanlara hizmet için yapılan tek harika konumuna getiriyor. Bulunduğu şehirden adını alan İskenderiye Feneri, şehrin yakınındaki Pharos adasında inşa edildi. Fener içerisindeki bir ayna sayesinde gündüzleri bile ışığı denizdekilere iletebiliyordu. Geceleri ayna önünde yakılan bir ateş sayesinde fenerin yaydığı ışık 50 metre mesafeden rahatlıkla görülebiliyor ve denizcilerin gece yollarını bulmalarına yardımcı oluyordu. İskenderiye Feneri, 955 yılında bir deprem sonucu üst bölümü, 1302 yılında gerçekleşen başka bir depremde de gövdesi yıkıldı. İskenderiye Feneri’nden geriye kalanlar ise 1480 tarihinde Memlük Sultanı Kait-bay’ın emri ile Pharos adasına yapılacak kalede kullanılmak için tamamen yıkıldı.
Babil’in Asma Bahçeleri
Günümüzde Babil’in Asma Bahçelerinden hiçbir iz yoktur. Hatta bu yapının sadece bir hayal ürünü olduğu ve abartılı anlatımının doğuyu tasvir eden yazarlar tarafından ilgi çekmek için yazıldığını düşünenler vardır. Ancak Babil’in Asma Bahçelerinden hiçbir iz olmasa da doğudan ve batıdan birçok yazar bu harikayı birbirine benzer şekilde tasvir etmektedir. Bu ortaklık, Babil’in Asma Bahçeleri’nin varlığını ispatlamak için yeterli bir kanıttır. Babil’in Asma Bahçeleri’nin ne amaçla inşa edildiğine dair farklı görüşler olmasının yanı sıra en çok kabul gören görüş, Babil kralı II. Nebukadnezar tarafından eşi Kraliçe Amytis (Semiramis) için MÖ 7. yüzyılda yapıldığı görüşüdür. Kendi ülkesini özleyen Kraliçe Amytis, gün geçtikçe hasreti yüzünden kötüleşmektedir. Babil’in kurak toprakları ve kuru iklimi de dağlık ve yeşilliklerden oluşan bir ülkede yetişmiş Kraliçe Amytis’in durumunun daha kötü bir hal almasına neden olur. Kraliçe Amytis’i çok seven Babil Kralı Nebukadnezar, eşini mutlu etmek için Babil’in Asma Bahçeleri’ni inşa ettirmeye başlar. İnşa edilen yapı, sütunların birbiri üstüne gelmesi ile oluşturuldu ve içleri topraklar ile doldurularak çeşitli ağaçların ve bitkilerin yetiştirilebileceği bir yer haline getirildi. İnşa edilen yapının üst bölgelerindeki bitkileri sulayabilmek için özel bir sulama sistemi yapıldı. Günümüzde Babil şehrinin olduğu bölgede araştırma yapan araştırmacılar, Babil sarayının yakınlarında tanımlayamadıkları temel kalıntıları keşfettiler. Araştırmacılar, bu kalıntıların Babil’in Asma Bahçeleri’ne ait olduğunu düşünmektedirler.
Rodos Heykeli
Rodos Adası’nın liman girişine yapılan 32 metre yüksekliğe sahip bir heykeldir. Antigonitlerin bir yıl süren saldırılarının son bulması ve barışın gelmesi sebebi ile Rodoslular tarafından tanrılara şükür amaçlı sunulan bir hediyedir. Yunan Güneş Tanrısı Helios’un tasviri olan bu heykel’in yapılması 12 yıl sürdü. MÖ 282 yılında bitirildi. Taş ve demirler ile desteklenerek bronzdan yapılan Rodos Heykeli, 56 yıl ayakta kalabildi. MÖ 226 yıllarında bir deprem sonucu en zayıf yeri olan dizlerinden kırılarak yıkıldı. 900 yıl sonra Rodos Heykelinden geriye kalan kalıntılar Rodos’u fetheden Araplar tarafından Suriyeli bir Yahudiye satılarak Suriye’ye taşındı.
56 yıl gibi kısa bir süre ayakta kalabilmesine rağmen Antipatros’un yazdığı Dünyanın Yedi Harikası Üzerine adlı esere girmeyi başarmıştır.
Kral Mausollos’un Mezarı (Halikarnas Mozolesi)
Kral Mausollos’un ölümü üzerine karısı ve kız kardeşi tarafından yaptırılan Halikarnas Mozolesi’nin yapımı 350 yılında bitirildi. Kral Mausollos’un mezarı olan bu harika, Yunan mimarisinin birçok özelliğini yansıtmaktadır. Çoğunluğu mermer olan Halikarnas Mozolesi’nin çevresinde 4 adet heykel bulunmaktaydı. 4 farklı heykeltıraşın elinden çıkan bu heykeller, tanrılar yerine insan ve hayvanların tasvirinin tercih edilmesi ile o dönem düşünüldüğünde büyük bir farklılık durumundadır. 24 basamaktan oluşan piramit şeklinde olan tavanı Mısır mimarisini hatırlatmakta ve Halikarnas Mozolesi’nin en üz kısmında bulunan heykel, 4 atın çektiği bir savaş arabasının tasviridir. Zirvede bulunan heykel ile birlikte Halikarnas Mozolesi’nin toplam yüksekliği 45 metredir. 16. yüzyılda haçlı seferi dolayısıyla bölgeye gelen St. John Şövalyeleri, günümüzde bodrum kalesi denilen kaleyi inşa ettiler. Halikarnas Mozolesi’nin taşlarının tamamına yakını kale yapımında kullanıldı. Halikarnas Mozolesi’nden günümüze kalan parçaları British Museum’da (Londra) sergilenmektedir.
Artemis Tapınağı
İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunan Efes, antik bir Yunan kentidir. Efes’te bulunan Artemis Tapınağı adından anlaşılacağı gibi tanrıça Artemis’e için yapıldı. 7. yüzyılda inşa edilmeye başlanan Artemis Tapınağı’nın yapımı 550 yıllarında bitirildi. Lidya Kralı Kroisos tarafından başlatılan 120 senelik bir çalışmanın ürünü olan Artemis Tapınağı, çarşı ve ibadet yeri olarak kullanılmaktaydı. Dünyanın Yedi Harikası Üzerine adlı eserin yazarı Antipatros ve Bizanslı Philon Artemis tapınağını diğer harikalardan üstün tutarak tapınağın mükemmelliğini vurgulamışlardır. Tamamı mermerden yapılan Artemis Tapınağı’ndan günümüze sadece iki mermer parçası ulaşabildi.
Bilindiğinin aksine Artemis Tapınağı Yunan mitolojisinde yer alan avcı ay tanrıçası Artemis için değil Anadolu’da var olan Tanrıça Kybele’nin farklı bir varyasyonu olan Artemis içindir. Bölge ve çevresindeki Artemis tasvirleri de bu görüşü desteklemektedir. Ana Tanrıça Kybele’nin Artemis olarak Efes’e nasıl geldiği bilinmemektedir.
Zeus Heykeli
Adına Olimpiyat Oyunları düzenlenen tanrıların tanrısı Zeus için Parthenon Tapınağı’nın içine inşa edilen Zeus Heykeli, ünlü heykeltıraş Phidias tarafından yapıldı. Göz kamaştırıcı bir görüntüye sahip olan Zeus Heykeli’nin yapımında altın ve fildişi gibi değerli parçalar kullanıldı. Zeus Heykeli oturur bir vaziyette bir elinde asasını diğer elinde zafer tanrıçası Nike’yi tutuyordu. 12 metre yüksekliğe sahip olan Zeus Heykeli’nin tahtı heykel kadar ihtişamlıdır. Tahtta tanrıların ve mistik hayvanların tasvirleri yer alır. 391 tarihinde I. Theodosius’un Olimpiyat oyunlarını putperestlik sayması yüzünden oyunlara son verildi. Zeus Heykeli’nin bulunduğu Partheon Tapınağı da kapatıldı. Zeus Heykeli, Bazı Yunan zenginleri tarafından Konstantinapolis’e taşındı. Konstantinapolis’te 462 tarihinde çıkan bir yangında tamamen yok oldu.
Dünyanın Yeni Yedi Harikası
Antipatros’un belirlediği dünyanın yedi harikasına karşılık İsviçre’de bir kuruluş, dünyanın yeni yedi harikasını seçmek için bir seçim projesi başlattı. 6 yıl süresince cep telefonu ve internet yardımı ile bu oylama devam etti. 100 milyona yakın kişi bu oylamaya katılarak dünyanın yeni yedi harikasını belirledi. Bu oylama sonucu, 2007 yılında dünyaya sunuldu. Bu oylama ile Kurtarıcı İsa Heykeli (Brezilya), Çin Seddi (Çin Halk Cumhuriyeti), Chichen İtza Piramidi (Meksika), Tac Mahal (Hindistan), Machu Pichu Antik Kenti (Peru), Petra Antik Kenti (Ürdün), Kolezyum (İtalya) Dünyanın yeni yedi harikası seçildi. Bu oylama UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) tarafından kabul edilmedi ve UNESCO, Antipatros’un belirlediği yedi harikanın hala geçerli olduğunu açıklandı.
Sonuç
Yazımızın başında söylediğim gibi hangi yapının en harika olduğu kişisel beğenilere göre değişebilir. Yukarıda bahsedilen yeni yedi harika seçimi de ne kadar çok halk oylamasına sunulsa da en beğenilen yapıların değil, nüfusu fazla olan ülkede bulunan yapının seçilme şansının yüksek olması bu oylamayı geçersiz kılacaktır. Antipatros’un, Dünyanın Yedi Harikası Üzerine adlı eserinde bahsettiği yapıtlar dünyanın çeşitli bölgelerinde bulunduğu için tamamen evrensel bir sıralamaya sahip olduğunu söyleyebiliriz. Eser, milattan önceki yüzyılda yazıldığı için liste içerisinde Amerika veya diğer kıtalarda bulunan yapıtlar yedi harika içerisine girememiştir. Bütün tarihi eserlerin korunması gereklidir. Bizlere bu tarihi zenginliklerin tadını çıkarmak ve değerini anlamak düşüyor.