Erozyon Nedir, Nasıl Oluşur?
Erozyon en basit haliyle “toprak kayması” olarak tanımlanmaktadır. Daha geniş kapsamlı bir tanım yapacak olursak “kayaların, başta akarsular olmak üzere türlü dış etmenlerle aşındırılarak yerinden kopartılması veya bir yerden başka bir yere taşınması” diyebiliriz.
Toprak kayması, intikâl ya da toprak aşınması, erozyon ile eş anlamlı kelimelerdir. Dilimize Fransızca’dan geçen erozyon, Erosion kelimesinden gelmektedir.
Doğada, toprak, bitki örtüsü ve su akışı arasında bir denge vardır. Buna doğal denge adı verilir. Doğal denge çerçevesinde toprağın dış kuvvetler etkisiyle aşındırılmasına ise doğal erozyon denilmektedir. Doğal erozyonun insan ve çevreye herhangi bir zararı yoktur. Bunun sebebi ise, doğal erozyonda üstten aşınan toprak yerine alttan yeni toprak oluşur ve bu eylem oldukça yavaş gerçekleşmektedir. Yani toprak örtüsü yenilenerek yerinde kalır.
Yukarıdaki satırlarda bahsettiğimiz doğal denge ne yazık ki insanların yaptığı bazı işlemler nedeniyle bozulur. Dolayısıyla, yavaş yavaş gerçekleşecek olan erozyonun süresi kısalır ve toprak örtüsü hızlı bir şekilde incelerek zamanla yok olur. Sonrasında ise yüzeye kayalar çıkar. Doğal olmayan bu durum, doğayı ve insanlığı etkileyen olumsuz sonuçlara neden olmaktadır.
Toprağın doğal dengesini bozan erozyon yarattığı olumsuz sonuçlarla insan sağlığını da dolaylı veya direkt olarak etkiler. Ülkemizin dünyada en çok erozyon görülen yer olması sebebiyle, bu konuda bir bilinç oluşturması ve önlemlerin alınması gereklidir.
Heyelan Nedir?
Heyelan, “toprak kayması” şeklinde tanımlanmaktadır. Ancak bu tanımdan yola çıkarak heyelan ile erozyonun aynı doğa olayları olduğunu söylemek mümkün değildir. Çünkü heyelan; zemini yapay dolu malzemesi ya da kayadan oluşan bir yamacın yerçekimi, eğim, su ve benzeri diğer kuvvetlerin etkisiyle aşağı ve dışa doğru hareket etmesidir. Erozyon ise yer kabuğunu meydana getiren kayaçların, başta akarsular olmak üzere çeşitli etkenlerle yıpratılarak bir yerden başka bir yere taşınmasıdır.
Erozyonun Nedenleri Nelerdir? Ülkemizde Erozyonun Oluşmasına Neden Olan Faktörler Nelerdir?
Erozyonun ortaya çıkmasına sebep olan başlıca faktörler şunlardır:
Arazinin Engebeli ve Eğimli Olması: Ülkemiz coğrafi olarak engebeli ve arazi topraklara sahiptir. Sağanak yağışlar sonrası, eğimli arazilerde toprak kolayca aşınır ve süpürülür.
Bitki Örtüsünün Tahrip Edilmesi: Bitki örtüsü genellikle iki şekilde tahrip edilmektedir. Birincisi bilinçsizce kesilen ormanlar, ikincisi ise çeşitli sebeplerle ortaya çıkan orman yangınlarıdır. Bu iki sebep, arazilerin çıplak kalmasına neden olur. Bu sebeplerin yanı sıra otlak alanlarda hayvanların fazla otlatılması da doğal dengeyi bozmaktadır.
İklimin Etkisi: Ülkemizin özellikle iç bölgelerinde gerçekleşen sağanak yağışlar sonrasında meydana gelen seller bitki örtüsünün zayıf olduğu bölgelerde toprakların süpürülmesine sebep olur. Ayrıca dere yataklarının ıslah edilmemesi ve sel taşkınları bölgede erozyonlara neden olmaktadır.
Toprağın ve Ana Kayanın Etkisi: Ana kayanın fiziksel ve kimyasal özellikleri aşınma konusunda oldukça etkilidir. Dolayısıyla bitki örtüsü bakımından kumlu, killi veya zayıf olan yerler yüzey suları tarafından kolaylıkla aşındırılır.
Arazinin Yanlış Kullanılması: Ormanların tahrip edilmesi, ormanlık alanların tarım alanlarına dönüştürülmesi, bitki örtüsünün zengin olduğu yerlerde hayvanların otlatılması, arazinin eğim yönünde işlenmesi ve anız örtüsünün yakılması vb etkenler arazinin doğal dengesini bozar ve erozyona sebep olur.
Heyelan: Heyelanlar da toprak taşınması yaparak erozyona sebep olur. Genellikle çok fazla yağış alan bölgelerde topraktaki nebat örtüsü yok olur. Bu durum toprağın yamaçlardan kaymasına yol açar.
Orman Yangını Nedir?
Ülkemizde özellikle yaz aylarında çeşitli sebeplerden ötürü ortaya çıkan orman yangınları, erozyona neden olan faktörlerin başında gelmektedir. Orman yangını, ormanın tamamen ya da kısmen yakılmasıdır. Doğal veya insani sebeplerle ortaya çıkabilir. Doğal sebepler; yıldırım düşmesi, yanardağ patlaması veya yüksek sıcaklıktır. Sigara veya tarımsal ürünler nedeniyle çıkan orman yangınları ise insan kaynaklı yangınlardır. Orman yangınları erozyonun yanı sıra iklim değişikliği ve kuraklık gibi sorunlara sebep olur.
Dikkatsizlik sebebiyle ortaya çıkan orman yangınlarının sebepleri şunlardır:
- Güvenlik tedbiri almadan ormanda ateş yakmak.
- Ormanlık alanda yakılan ateşi söndürmeden alanı terk etmek.
- Mangal için yakılan ateşi söndürmemek.
- Sönmemiş sigara izmariti ya da kibriti yere atmak.
- Ormana yakın tarlalarda anız ateşi yakmak.
- Cam veya cam kırıklarını ormanda bırakmak.
- Tepelik yerlere selvi benzeri uzun ağalar dikmek. Bu tür ağaçlar yıldırımı çekerek ormanın yanmasına sebep olabilir.
Ne yazık ki zaman zaman orman içinde yapılan kanunsuz işleri gizlemek, yabani hayvanları uzaklaştırmak, gelir elde etmek, tarlayı büyütmek veya yeni tarla alanı açmak için kasıtlı olarak orman yangınları çıkarılmaktadır.
Orman yangınlarından korunmak için alınacak önlemler şunlardır:
- Cam veya cam kırıkları güneş ışığını çimenlere çeker. Bu durumda çimenler tutuşarak alevlenebilir. Ormanda çıkan küçük bir alev bir anda büyük bir yangına dönüşebilir. Bu nedenle ormanlara cam veya cam kırıkları atılmamalıdır.
- Piknik ve mesire alanlarında mangal külleri mutlaka söndürülmelidir.
- Ormanlık alanlarda ateş yakılmamalıdır. Eğer zorunlu bir durumdan ötürü ateş yakılacaksa ateşin etrafına taş konulmalıdır.
- Halk bu konuda bilinçlendirilmelidir.
- Herhangi bir yangın görüldüğünde 177 Alo Yangın İhbar Hattı aranmalıdır.
Erozyon En Çok Nerede Görülür?
Ülkemizde erozyonun görülme oranları coğrafi bölgelere göre farklılık gösterir. Tüm coğrafi bölgelerde erozyon görülmekle birlikte, en fazla erozyon İç Anadolu Bölgesi’nde görülür. Bu bölgeyi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi takip eder.
İç Anadolu Bölgesi’nde ormanlık alanların tahrip edilmesi, tahrip edilen ormanlık alanların yerine gelişen step bitki örtüsünün toprak kaybını önleyememesi, aşırı otlatma ve nadaslı buğday tarımının yapılması erozyonun şiddetli olmasının başlıca sebepleridir. Bununla birlikte, Konya ve Tuz Gölü civarında şiddetli rüzgâr erozyonu gerçekleşmektedir. Bu bölgelerde toprağın organik maddeler bakımından fakir olması, yapısının bozuk olması, güney ve güneybatıdan esen rüzgârların toprağı kaldırabilecek şiddette olması ve bitki örtüsü bakımından zayıf olması erozyonun yüksek şiddette görülmesine neden olur.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde de aşırı otlatma, eğimli arazilerde tarla açılması, yağışların büyük bölümünün şiddetli sağanaklar biçiminde olması erozyonun etkili olmasına sebep olmaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde özellikle Siirt, Mardin ve Bitlis'te erozyon hızı oldukça yüksektir.
Akdeniz Bölgesi’nde Korkuteli, Elmalı ve Antalya körfezinin kuzeyinde, Toros dağlarının yamaçlarında tarım alanları açmak amacıyla tahrip edilen orman alanları nedeniyle erozyonun şiddeti artmaktadır. Silifke- Mersin arasında kalan Toros eteklerinde ise orta şiddette toprak erozyonu görülmektedir. Tarımsal kullanım alanları geniş olmadığından Antalya-Silifke arasında kalan dağlık sahada erozyon görülmez.
Doğu Anadolu Bölgesi’nde erozyonun şiddeti bölgelere göre farklılık göstermektedir. Erzincan, Iğdır, Pasinler, Erzurum, Kars ovalarında erozyon sorunu neredeyse yok denebilecek kadar azdır. Bu bölgede de ormanlık alanların tarıma açılması, meralarda yapılan aşırı otlatmalar yine erozyonun başlıca sebeplerindendir. Bununla birlikte büyük şehirlerin çevresindeki yamaçlarda erozyon görülme oranı orta şiddettedir. Bölgede tüm kış boyunca karın toprak yüzeyini kaplaması ve karların erimesinin ardından zeminin otlarla kaplanması erozyon şiddetini azaltan faktörler arasındadır.
Karadeniz Bölgesi’nde eğimin çok fazla olmasına rağmen, dağların denize bakan yamaçlarının yoğun bir bitki örtüsü ile kaplı olması erozyon riskini azaltır. Bu bölgede de tarım alanı açmak amacıyla ormanın bazı bölümleri tahrip edilmiş olsa da, bu alanlarda çay ve fındık yetiştirilmesi erozyonu hafifletmektedir. Bununla birlikte, Trabzon ve Samsun gibi büyük kentlerin çevresinde, mısır ekilen alanlarda ve Karadeniz dağlarının İç Anadolu'ya bakan güney yamaçlarında erozyon görülme oranı oldukça yüksektir.
Ege Bölgesi’ne gelecek olursak; bu bölgemizde erozyon görülme oranı çok fazla değildir. Ancak son yıllarda Aydın dağları, Marmaris, Fethiye ilçeleri ve Datça yarımadasında çıkarılan yangınlarla orman alanlarının açılması, erozyon sorununu gündeme getirmiştir. Ege’de toprak erozyonundan çok su erozyonu görülmektedir. Özellikle ilkbahar aylarında ortaya çıkan erozyon nedeniyle delta alanları, denize doğru kaymaktadır.
Marmara Bölgesi’nde erozyonun hafif ve orta şiddete görüldüğü söylenebilir. Trakya bölümüne oranla, yerleşme ve sanayinin yüksek olduğu Asya kısmında erozyonun görülme oranı daha yüksektir. Bu bölgede de, Ege’de olduğu gibi ağırlıklı olarak su erozyonu görülür.
Erozyonun Sonuçları Nelerdir? Erozyon Hangi Sorunlara Sebep Olur?
- Erozyon sonrası kayalık ve taşlık araziler ortaya çıkar. Bu bölgelerde tarımsal verimsizlik görülür.
- Uzun süre devam eden erozyonlar, bölgede çölleşmeye sebep olur.
- Erozyon sonrasında toprakların bir bölümü denizlere, göllere ve barajlara taşınır. Dolayısıyla bir süre sonra barajlar toprakla dolabilir.
- Erozyona uğrayan bölgelerde yeşil alanlar azalır. Bu durum havada bulunan oksijen miktarını azaltarak insan sağlığını olumsuz yönde etkiler.
Erozyon Nasıl Önlenir? Erozyondan Korunma Yolları Nelerdir?
- Bitki örtüsü korunmalıdır.
- Çıplak olan araziler ağaçlandırılmalıdır.
- Ormanlık alanlar tarıma açılmamalıdır.
- Akarsu yatakları ıslah edilmelidir.
- Baraj ve göllerdeki su toplama bölgelerinde ağalandırma çalışmaları yapılmalıdır.
- Araziler eğim doğrultusunda değil, eğime dik olarak sürülmelidir.
- Eğimli arazilerde taraçalar yapılmalıdır.
- Rüzgârın fazla olduğu bölgelerde rüzgârın hızını kesecek önlemler alınmalıdır.
- Anız örtüsü yakılmamalıdır.
- Meralar aşırı otlatılmamalıdır. Halk mera hayvancılığı yerine ahır hayvancılığına yönlendirilmelidir.
- Ürünler nöbetleşe dikilmelidir. Nadas alanları azaltılmalıdır.
- Halk erozyon konusunda bilinçlendirilmelidir.