Kral Midas ve Efsaneleri
Kral Midas Kimdir?
Kral Midas, Anadolu'nun batısında, Sakarya Nehri'nin bulunduğu yerde kurulmuş olan Frigya'nın efsanevi kralıdır. Frigya'nın başkenti Gordion'u kuran Midas'ın babası Kral Gordios'tur. M.Ö. 738 - 696 yılları arasında yaşamış olan Midas'ın, Frigya şehirlerinden Midaeum'a da ismini verdiği söylenir.
Yaşamı ve ölümü üzerine pek çok hikaye bulunan Kral Midas, Yunan mitolojisinde orantısız "eşek" kulaklarıyla anılır. Ayrıca, dokunduğu her şeyi altına çevirme yeteneğinin olduğu söylenir. Midas'ın bu yeteneği "Midas dokunuşu" ve "Altın dokunuş" ifadeleriyle isimlendirilir.
Tarihte birkaç farklı Midas'tan söz edilir. Midas'lardan birinin milattan önce, Tunç Çağı'nın son dönemlerinde yaşandığı söylenir. Bu tarih, Truva Savaşları'ndan öncedir. Ancak İlyada'nın meşhur yazarı Homer, Midas ve babası Gordias'tan hiç bahsetmez. Onların yerine, Frigya'nın diğer krallarından Mygdon ve Otreus'u anlatır.
Asıl Midas'ın, M.Ö. 8. yüzyılda yaşamış, Asurlulara ve dönemin Anadolu krallıklarına savaş açmış, Asurlulara ait kaynaklarda adı Muşkili Mita olarak geçen kral olduğu söylenir. M.S. 110-180 yılları arasında yaşamış gezgin Pausanias'a göre, Ankara'yı da Midas kurmuştur.
Midas, Yunan Mitolojisi'nin en tartışmalı kişiliklerindendir. Hem bilgeliği hem de, hırsıyla bilinir. Kültür ve sanat aşığı olması ile kendisine özel bir gül bahçesinin bulunması gibi inceliklerinin yanında, dünyadaki tüm zenginliğin kendisine ait olmasını isteyen açgözlü biridir.
Yunan prenses Damodice ("Hermodice" olarak da bilinir) ile evlenip Yunanlılarla ticaret yapmıştır. Gordion'u işgali mümkün olmayan, kimsenin zapt edemeyeceği, çok güçlü ve çok görkemli bir şehir olarak gören Midas, kibri ve aşırı özgüveni sebebiyle İran'dan gelip Anadolu'yu mahveden Kimmer Baskını'nı öngöremez ve ülkesini koruyamaz. Gordion kısa sürede düşer. Midas'ın bu baskından kurtulduğu ancak bir daha asla kendine gelemediği ve öküz kanı içerek kendini öldürdüğü söylenir.
Gordion'un bulunduğu yer olan Yassıhöyük'te, 1957'de Pennsylvania Üniversitesi'nden Rodney Young önderliğindeki bir ekibin yaptığı kazı çalışmalarında, yerin 53 metre altında 300 metre eninde bir tümülüs bulunmuştur. Bu tümülüste M.Ö. 740 yılına ait olduğu düşünülen çok büyük bir mezar bulunmuştur. Mezarın içinden, 1.59 boyunda ve yaklaşık 60 yaşında bir iskelet çıkarılmıştır. Site alanıyla ilişkilendirilebilecek yazınlar olmasa da, mezarın ve mezardan çıkarılan kafa tasının Midas'a ait olduğu düşünülür. Eğer bu kafa tası gerçekten Midas'ınsa, kral rivayet edildiği gibi öküz kanı içerek değil, başına aldığı bir darbe sonucu ölmüştür. Kafa tası üzerinde yapılan araştırmalar, aynı zamanda Midas'ın gerçekten normalden uzun kulakları olduğunu da kanıtlar.
Midas'ın kafa tası, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde bulunmaktadır.
Midas'ın hayatı, ölümü ve efsaneleri pek çok film ve kitapta kullanılmıştır.
Kral Midas Efsaneleri
Midas Dokunuşu (Altın Dokunuş) Efsanesi
Efsaneye göre, şarap tanrısı Dionysus (Bacchus diye de bilinir), müritleriyle birlikte dağ tırmanışı yapmaktadır. Birden, akıl hocası ve sütbabası, yarı insan yarı keçi olan kır tanrısı Silenus'un kaybolduğunu fark eder. Silenus yaşlıdır ve şarap içerek sarhoş şekilde oradan oraya gezmektedir. Frigyalı köylüler, Silenus'u bularak Kral Midas'a götürürler. (Hikayenin bir başka versiyonunda ise Silenus Midas'ın gözü gibi baktığı gül bahçesinde uyuyakalmıştır.)
Kral Midas Silenus'u tanır ve ona çok misafirperver davranır. 10 gün 10 gece misafir ettikten sonra, Midas Silenus'u alır ve Lydia'da bulunan Dionysus'un yanına götürür. Dionysus, ince davranışından dolayı Midas'a istediği bir dileğini gerçekleştirme vaadinde bulunur. Midas, "Dokunduğum her şeyin altına dönmesini istiyorum" der, Dionysus da ona bu gücü verir. Midas, gücünü denemek için ilk gördüğü meşe ağacının ince bir dalına dokunur, dal anında altına döner. Ardından bir taşa dokunur, taş hemen altın olur.
Midas, ağzı kulaklarına vararak evine döner ve hizmetçilerinden bir ziyafet hazırlamalarını ister. Gelen yiyeceklerin bir bir altına dönmesi ile sevinci kursağında kalan Midas, ne kadar yanlış bir dilekte bulunduğunu anlar. Kızına dokunduğunda onun da altına dönüşünü izledikten sonra Dionysus'a koşarak bu lanetli gücü ondan geri almasını ister. Dionysus, Midas'ın haline acıyıp ona Paktalos Irmağı'nda yıkanmasını salık verir. Midas söyleneni yapar ve oluk oluk akan altın parçalarıyla birlikte gücünü nehre verir. Eve geldiğinde, her şeyin yine eski haline döndüğünü fark eder. Kızı bile normale dönmüştür, onu kucaklar. (Efsanenin bir başka versiyonunda ise, Midas altına dönüştürdüğü kızını eski haline çeviremez ve aç gözlülüğünün bedelini çocuğunun ölümüyle ödemiş olur.) Midas, bu kötü tecrübeden sonra, sahip olduğu tüm zenginliği halkıyla paylaşmaya karar verir. Daha cömert ve sdaha iyiliksever bir insan haline gelir.
Paktalos Irmağı (Sart Çayı) bugün, halen çevresinde altın madenlerinin bulunduğu bir sudur. Irmakta altın oluşu Midas'ın orada yıkanmasıyla bağdaştırılır.
Aristotales'e göre ise hikaye farklı biter; Midas dokunduğu her şeyin altına dönmesi nedeniyle yemek yiyemez ve su içemez hale gelerek, açlıktan ölmüştür.
Disney, bu efsaneyi 1935'te filme çevirmiştir.
"Midas dokunuşu" ifadesi İngilizce'de "bir kimsenin kısa süre içinde çok fazla para kazanması" anlamında kullanılır. "Midas" sözcüğü ise, "gözü doymayan kimse" anlamında olarak kullanılır.
Eşek Kulağı Efsanesi
Altına dönüştürme gücü nedeniyle zor günler geçiren Midas, bu olay sonrasında zenginlikten ve görkemden nefret etmeye başlar. Bulunduğu yerden taşınarak Kır Tanrısı Pan'ın müridi olur. Pan bir gün, müziğin, sanatın, ateş ve şiirin tanrısı Apollon'a müzik konusunda meydan okunur. Pan ve Apollın arasında bir enstrüman yarışması düzenlenir. Dağ-tanrı Tomolos hakem olarak seçilir. Tanrı Pan, flüt çalar; Apollon ise lir ("Pan flüt" enstrümanının, adını Tanrı Pan'dan aldığı düşünülür). Tmolos kazananın Apollon olduğunu söyler. Bir kişi hariç, izleyenler bu kararın doğru olduğu düşünür. O kişi, Kral Midas'tır. Apollon, Midas'ın Pan'ı seçmesine çok kızar ve "iyi müzikten anlamayan kulak, insan kulağı olamaz" deyip Midas'ın kulaklarını eşek kulağına çevirir. Plama il Giovane adlı ressam, "Apollo and Marsyas" adlı tablosunda bu efsaneyi resmetmiştir.
Midas, kulaklarını büyük şapkalar takarak saklamaya başlar. Saçlarını kesen berberi, kralın bu sırrını bilir ancak Midas'ın isteği üzerine kimseye söylemez. Berber bir gün, sırrı daha fazla saklayamayacağını düşünerek uçsuz bucaksız bir çayıra çıkar ve toprağa derince bir kuyu kazar. Ardından kuyuya "Kral Midas'ın eşek kulaklarına benzeyen kulakları var" diye seslenir. Kuyudan çıkan su, Midas'ın sırrını sazlara iletir, sazlar ise rüzgara söyler. Rüzgar da bu haberi ese ese her yere duyurur. Böylece, tüm ülke Midas'ın kulaklarının hikayesini öğrenir. Midas'ı taklit ederek gölge oyunu oynamaya başlayan halk, Midas'ı canından bezdirir. Midas kulaklarını kesse de, kulaklar yeniden uzar. Kral, dayanamayarak göz yaşları içinde Apollon'a yalvarır ve ne pahasına olursa olsun kulaklarını düzeltmesini ister. Apollon, Midas'a acıyarak kulaklarını düzeltir. Fakat sonunda canını da alır ve onu bir mezara gömer.
Bu konudaki bir başka hikaye ise, Midas'ın henüz annesinin karnındayken tutulduğu bir rahatsızlık sebebiyle asimetrik kulaklara sahip olduğu şeklindedir. Nadir görünen bu hastalık nedeniyle, Midas'ın kulaklarından biri çok yukarıda, diğeri ise çok aşağıdadır. Aynı zamanda, Midas'ın kafa tası da düzgün değildir. Kral, halkından çok utandığı için, sürekli şapka ile dolaşır. Halk, kralın kulaklarını hiç görmediğinden "Kral Midas'ta eşek kulakları var" diye bir söylenti başlatır.
İlgili Makaleler
Yorumlar
bize de öğretmen okuyun demişti güzel.
çok güzel ve bilgili.
çok güzel bence ikisi de.