MS Hastalığı ( Multipl Skleroz ) Nedir?
MS hastalığı Multiple Skleroz olarak da bilinmektedir. Beyni ve omuriliği tutan bir merkezi sinir sistemi hastalığıdır. Beynin konuşma, görme, yürüme fonksiyonları üzerindeki kontrol kabiliyetini zedeler, zamanla bozar.
MS hastalığının en sık görülen belirtileri arasında;
Tek gözde görme yetisinin azalması ya da çift gözde görme kaybı.
Çift görme veya gözün irade dışı hareketi
Koordinasyon bozukluğu
Baş dönmesi, dengesizlik
Yüz, kol ve bacak gibi vücudun çeşitli yerlerinde uyuşukluk
Dilde peltekleşme ve beraberinde konuşma bozuklukları
Yorgunluk
Hafıza kaybı
Depresyon
Cinsel isteksizlik
Erken boşalma
Uyku bozuklukları
Epileptik nöbetler
Bu belirtilerin bir ya da bir kaçının yirmi dört saatten uzun sürmesi halinde mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır.
MS hastalığında teşhis ve erken tedavi çok önemli. Geç kalındığı takdirde atakların sıklığı artmakta ve hastalarda kalıcı sakatlıklara sebep olmaktadır. Erken teşhis ve tedavi ile kontrol altına alınabilir bir hastalık olduğunu hatırlatmakta fayda var.
55 yaş ve üzerinde MS’e yakalanma riski belirgin bir biçimde azalırken hastaların yaklaşık %70’i 20-40 yaş arası dönemde bu hastalığa yakalanıyor. Kalan yaklaşık %30’luk kısım ise 20 yaş altı veya 40 yaş üzeri kişilerden oluşuyor. Net bir rakam olmamakla birlikte ülkemizde her yüz bin kişide yaklaşık 40 kişinin MS hastalığına yakalandığı bildiriliyor. Buna göre yaklaşık 35.000 MS hastası olduğu iletiliyor. Kadınlarda erkeklerin neredeyse iki katı oranında görüldüğü söylenmektedir.
MS doğrudan doğruya kalıtsal bir hastalık değildir ancak yapılan bazı çalışmalarda ailesel eğilimin olduğu da gözlenmiştir.
Multiple Skleroz yani MS’in tedavisinde öncelikle genel vücut sağlığını korumak önem taşır. Besin değeri yüksek diyetler yapılmalı, dirençli hissetmek için yeteri kadar dinlenilmelidir.
Bunun yanında fizyoterapi desteği gerekmektedir. Bu esnada yapılacak olan egzersizler kasların çalışmasına, hastaların akut atak dönemi izlerinin silinmesine ve kas spazmlarının giderilmesine yardımcı olur.
Psikoterapi de tedavideki önemli aşamalardan biridir. Bireysel ya da grup terapileri hastanın kendini ve hastalığı daha iyi anlamasına ve buna bağlı oluşabilecek depresyon halinin engellenmesine yardımcı olacaktır. Grup terapilerinde ortak problemlerin ve çözümlerinin algılanmasına, tartışılmasına ve hastaların kendilerini yalnız hissetmemelerine yardımcı olacaktır.
En önemlisi geçirilen tüm süreçler bir uzman tarafından sıklıkla takip edilmeli ve tedavi biçimi buna göre şekillendirilmelidir.