Makaleler

Noktalama İşaretlerinin Tarihçesi Nedir?

Yazar: Diba Bahadıroğlu

Hepimizin, doğrusuyla yanlışıyla her gün kullandığı minik işaretlerin nereden geldiğini hiç merak ettiniz mi?

Noktalama İşaretlerinin Tarihçesi Nedir?

Noktalama işaretlerinin eksikliği, şimdi olduğu gibi, eskiden de hissediliyordu ve ilk noktalama işaretleri ne amaç olarak ne de şekil olarak şimdikilere benziyordu. Üstelik, dünyanın farklı yerlerinde farklı zamanlarda farklı amaçlara hizmet etmek için çıkmıştır bu işaretler. Biz de bu yazıda Türkiye’de ve dünyada noktalama işaretlerinin çıkış nedenlerini, noktalama işaretlerinin ilk zamanlar ne işe yaradıklarını işlemeye çalışacağız. 

Noktalama Nedir?

Yazının ortaya çıkmasından bu yana, şimdikinden az ve farklı amaçlarla da olsa noktalamaya yer verilirdi. Noktalama, harflerden farklı işaretlerle anlatılmak isteneni karşı tarafa doğru aktarmaya yarayan imlerdir. Yazıda görülür ama ortaya çıkış amacı hitap etmektir.

Yazı, bir başkasına kendi düşüncelerimizi ifade etmemizi sağlayan bir araçtır. Her araç gibi, amacına doğru ve eksiksiz olarak hizmet etmesi beklenir. Yani, yazı, düşüncelerimizi muhataba tam olarak iletmek için vardır. Yazının, bu işi hakkıyla yapması için birtakım işaretlere ihtiyacı vardır. Kızgınlık, alay, cümle bitimleri bu işaretlerle belirlenir, aksi takdirde düşüncelerde bir karmaşa söz konusu olur.

Noktalama Neden Önemlidir?

Bazen, aceleden ya da bilmediğimiz için noktalama işaretlerini kullanmayız. Yazıları, biz yazdığımız zaman düşüncelerimizi ifade etmiş gibi görünür ama durum, karşı taraf için bu kadar net değildir.

Cümlenin ne zaman bittiği, cümlede hangi duygunun olduğu, metin okurken nerede nasıl tepki vermemiz gerektiği gibi durumlar noktalama işaretleri sayesinde bellidir. Hele ki tanımadığımız birisinin yazdığı bir şeyi okurken noktalama daha da önemlidir. Çünkü kendimize ait olmayan bir metni başkalarına aktarırız. Metin, dolayısıyla fikir, bize ait olmadığı için duygunun nerede verilmesi gerektiğini, nerede durmamız gerektiğini ancak noktalamayla anlarız.

Her Dilde Noktalama Farklı Olur mu?

Dünyada pek çok ülke, misyonerlik faaliyetleri, sömürgecilik, işgal, kolaylık gibi nedenlerden dolayı, Latin alfabesi kullansa da tüm dünya bu alfabeyi kullanmıyor. Çince, Japonca, Korece ya da Hintçe gibi dillerde kullanılan alfabe, resim karakterli bir yapıya sahiptir ve yukarıdan aşağıya yazılanlar da vardır. Bu bakımdan onların kullandıkları noktalama işareti elbette farklı olacaktır.

Noktalama işaretlerinin en önemli ve ilk özelliği cümleyi sonlandırmaktır. Duygu bildirme, hitabette ses alçaltma ve yükseltme durumları sonradan ortaya çıkmıştır. Türkçe için de durum böyledir.

Türkçede İlk Kullanılan Noktalama İşareti Nedir?

Türkçede, Orhon Türkçesi denilen bir dönem bulunmakta. Bu dönem, Türkçenin bilinen ilk yazılı eserleri verildi. Bu eserlerden en kapsamlı olan Orhon Yazıtları. Bu yazıtlarda, söz ve söz gruplarını ayırmak için iki nokta üst üste ( : ) kullanılmaktaydı. Bu işaret, cümleleri anlamamızda yardımcı oluyordu.

Aynı Türkçe dönemindeki tüm eserlerde bu noktalama işaretine bu amaçla rastlanmıştır.

İlk Noktalama İşareti Nerede, Ne Zaman ve Hangi Amaçla Ortaya Çıktı?

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, yazının icadından bu yana noktalama işaretleri kullanılıyordu. Yalnız, günümüzdeki amaçlarla ve nedenlerle değildi. Metin üzerinde, harflerden farklı olarak kullanılan noktalama işaretleri ilk kez MÖ 310 – 230 yılları arasında yaşayan ARISTARKHOS tarafından kullanılmıştır. ARISTARKHOS, İskenderiye’de yaşamıştır. Bu dönemlerde, eserler matbaada olduğu gibi pratik, hızlı ve standart halde çoğaltılmıyordu. Eserleri çoğaltma işi müstensihlerdeydi. Bu kişiler, eserleri kopyalayabilir, eğer okuma yazma biliyorsa da esere katkı sağlayarak yeniden yazabilir, eğer dil biliyorsa çevirebilir, hem dil bilip hem de yazarlık yeteneği varsa eseri kendi diline uyarlayabilirdi. Bu kişiler doğrudan eserin alıcısıyla görüştüğü gibi bazen de aracıyla görüşürdü. Her durumda, verdikleri eser okunaklı ve anlaşılır olmak zorundaydı. Bu bakımdan müstensihler eseri anlaşılır kılmak için bazı işaretler kullanmışlardır. Yunanca eserlerde, cümleler bitişik yazıldığı için bu eserlerde cümle ve söz grupları birbirinden ayırmak amacıyla özel işaretler kullanılmıştır. Bahsedilen işaretleri araştıran tarihçi SUETONIUS, bu işaretlerin 21 tane olduğundan bahseder.

Noktalama işaretlerinin ortaya çıkması, Antik Yunan çağıyla ilgilidir. Batı kültüründe ve hatta ilk yazılı dillerde, Maya ve Çin dili gibi, hiçbir noktalama işareti kullanılmamaktaydı. Hatta İngiltere’nin ilk zamanlarındaki eserlerde, büyük harf ve sözcük aralarında boşluklar hiç yoktu. Sadece bazı noktalama işaretleri kullanılıyordu.

Jane Gerardot, “A HISTORY OF PUNCTUATION” adlı makalesinde, Batı kültüründe noktalama işaretlerinin tarihini anlatırken, noktalama işaretlerinin ilk kez oyun yazarları ve hitabet yazarları tarafından kullanıldığını ileri sürer. Kullanım amacı ise doğru yerde duraklamadır. Doğru yerde durak, dinleyici etkiler ve metne bağlar. Bu bakımdan da ilk noktalama işaretlerinin amacı, dinleyiciyi etkilemek yani doğru hitaptır.

BBC’nin noktalama işaretlerinin tarihi ile ilgili yazdığı bir yazıda da benzer durumlardan bahsedilir. Antik Yunan ve Roma demokrasilerinde, senatoyu etkilemek için noktalama işaretleri kullanılır der makale. Ama bunun nedenini açıklamadan önce Antik Yunan ve Roma dönemindeki meslek yapısını anlatalım biraz. Antik Yunan ve Roma döneminde, yönetici sınıf ve onların öğretmeni sofistikler vardı. Kültür, sözlü kültürdü. Sözlü kültür, karşı tarafı kendi görüşüne ikna etmek için etkileyici konuşmak zorunda olunan bir kültür biçimidir. Yazılı kültür gibi, bilgi aktarımı görevinden çok, etkileme ve fikir değiştirme, tahrik görevlerini üstlenir. Demokrasi ortamıdır bu dönemler. Yani insanlar, kendilerini sözlerle savunur, senatoda iyi konuşan ülkenin yönetiminde söz sahibi olur. Bu bakımdan da senatörler, sofistiklerden metin isterlerdi. Sofistikler, iyi birer hatipti. İyi bir hatip de yazılı metne bağlı kalmaktan çok, nutkuyla konuşurdu. Öğretmenin verdiği metin, senatör tarafından yüksek tonda ve tek düze okunurdu. Sofistikler, bu duruma çözüm olarak, metinde sesin yükselmesi gereken yerleri işaretlemeye başladılar. Yalnız bu işaretleme, matbaa yani sürekli bir üretim olmadığı için standart değildi, herkes kendi özel işaretlerini geliştirmişti. Bu yöntemi, oyun yazarları da oyuncuları için kullanırdı. Aynı durum, hemen hemen aynı dönemlerde İngiltere için geçerliydi. Yani ilk noktalama işaretleri, dinleyiciyi etkilemek amacıyla kullanılmıştır.

Bu durum, 11.yy’da İngiltere’nin Normanlar tarafından fethine kadar devam etti. Normanlar, İngilizleri Pagan kültüründen uzaklaştırıp Avrupa aristokrasisi ile tanıştırmışlar. Normanlar, İngiltere’yi fetheden son millet Normanlardır. Normanlar, Hıristiyanlığı da getirmiştir. 11.yy boyunca, ayinlerde kullanılan şarkılarda noktalama işareti kullanılmıştır. Bu noktalama işaretleri, şarkıdaki durakları göstermektedir. Yalnız 1300’ün bitimine kadar ele geçirilen dinî metinlerde, cümle ve sözcüklerin duraklarını gösteren işaretlerden başka herhangi bir işarete rastlanmamıştır.

1450 yılında hareketli harf sisteminin icadı ile yazılı kaynaklarda bir artış görüldü. Okuyucu da artıyordu. Bu üretim, acilen standart bir noktalama sistemine ihtiyaç duygu. Çünkü artık eskisi gibi, kitap yazıcıları birden fazla kaynak değildi. Hız ve kolaylık, kitapların tek bir yerden üretilmesini sağlıyordu. Noktalama işaretlerini, standart hale getiren de yine bir matbaacıdır. Venedikli Aldus Manutius ve torunu Aldus Manutius noktalama işaretlerinin standartlaşmasını sağladılar. Noktalı virgül ve italik yazı da bizzat onların icadıdır. 1566 yılında noktalama işaretlerini kullanarak, bir metni nasıl yazacağımızı açıkladı. Onun amacı, bir metni anlamayı kolaylaştırmaktı. Manutius ailesine göre de basılmış kitap okumak için uygundu, makamlı söylenmeye değil. Daha fazla kitap basarak insanların bu duruma alışmasını sağladı. Ve kitap okumayı kolaylaştırmak, yalnız okumayı mümkün kıldı. Herkesin anlayabileceği standart noktalama işaretleri bir süre sonra okurken dudak kıpırdatmayı uygunsuz bir davranış olarak görülmesini sağladı. Yalnız tüm bu çabaya rağmen, 19.yy sonlarına doğru bile, noktalama işaretleri, metin sesli bir biçimde okunurken nerede durmamız gerektiğini gösteren işaretler olarak görülüyordu.

Neden Noktalama İşaretleri Bu Kadar Geç Ortaya Çıktı?

Dr. Faysal Okan Atasoy, “Noktalama İşaretlerinin Tarihi” adlı makalesinde bu soruya cevap veriyor. Buna göre, Batı kültüründe noktalama, okuyucunun sorumluluğundadır. Çünkü okuyucu, aynı zamanda yorumcu olarak görülmüştür. Bu bakımdan metni anlamak ve yorumlamak okuyucunun bilgi ve yorum gücüne bırakılmıştır. Noktalama işaretleri geliştikçe, metni anlama yükü okuyucudan kalkmış; metni doğru anlatma sorumluluğu yazara yüklenmiştir.

İlk Noktalama İşaretleri Nokta, Virgül ve İki Nokta Üst Üsteydi.

15.yy sonlarına kadar noktalama işaretleri nokta, virgül, iki nokta ile sınırlıydı. Amerika ve İngiltere’de farklı adlarla anılsa da görevleri küçük ve basitti: Metin sesli okunurken etkileyici yerlerde durmak. Yunan ilahi metinlerde de kullanılıyordu. Virgül kelimesinin aslı Fransızca. Batı dillerinde “comma” olarak geçiyor ve “comma” kelimesinin kökeni de Yunancaya dayanıyor. “Comma” cümlecik anlamına geliyor çünkü Yunanlılar, virgülü cümlecikleri belirtmek için kullanırdı.

Türklerde Noktalama İşareti İlk Kez Ne Zaman Kullanıldı?

Her dilin farklı amaçlarla kullandığı küçük imler vardı demiştik. Türkler de ilk noktalama işaretini söz ve söz öbeklerini birbirinden ayırmak için kullanmıştı. Bu işaret de iki nokta üst üste ( : ) idi.

Orhon Türkçesinde kullanılan bu işaretin amacına benzer diğer imler Uygur Türkçesinde de kullanılmıştı. Hatta Maniheist Uygur metinlerinde cümleleri ayırmak için kullanılan noktalar kırmızı renkliydi. Ama bu metinler standart ve tutarlı değildi. Ayrıca, Maniheist ve Budist olan Uygur Türklerinin kullandıkları noktalama işaretleri bile ayrıydı ve Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu’na göre noktalama işaretlerine bakarak metnin hangi dine ait olduğu bir bakışta anlaşılıyordu. Ama yine de Uygur metinlerindeki birçok noktalama işareti, süslemek amacıyla kullanılıyordu.

Türklerin İslamiyet’e bir devlet olarak topluca geçtiği dönem olan Karahanlılar döneminde, din değişimi alfabe ve yazı kültürü değişimini de getirmiştir. Arap harfli metinlere geçen Türkler, Arap edebiyatına ait şiir kültürünü de almıştır. İslami ürünlerin ilki olan Divân u Lügati’t-Türk adlı eserde harflerden farklı noktalamaya benzer imler görülmüştür. Pek çok araştırmacı, bu imlerin, şiire süs ve güzellik katmak için olduğu konusunda hemfikirdir.

Osmanlı Türkçesinin ilk evresi olan Eski Anadolu Türkçesi devrinde, özellikle Dede Korkut Hikayelerinin yazma nüshalarında cümledeki yargının bitiminde iri bir nokta görülmektedir. Yalnız bu durumda da tutarlı bir yazım söz konusu değildir. Buna rağmen noktalama işaretleri bu dönemde kullanılmıyor diyemeyiz çünkü önemli başka bir eser olan Yusuf u Züleyha mesnevisinde de virgüle benzeyen bir kullanım söz konusudur. Belki de bu metinler, şiir olduğu için ve zaten aruz sayesinde ahenkli okunduğu için noktalama işaretlerine pek gerek duyulmamıştır. Aruzda olan tefileler, okuyucunun şiiri icra ederken nerede durması gerektiğini gösteriyordu. Anlam ve yargı da zaten beyitte bitiyordu. Bu bakımdan yeniden bir durak gösterimine gerek duyulmamış olabilir. Bu durum, düz yazıya geçişte gerekli görülmüştür büyük ihtimalle. Yani gazetelerin ortaya çıkmasıyla.

Tanzimat döneminde, insanların kültür hayatı derinden sarsılacak önemli gelişmelere sahne olmuştur. Gazete ve onunla gelen düz yazı türlerinin yanı sıra, tiyatro kültür hayatına girmiştir.

Hatırlarsanız, Batı kültüründe noktalama işaretleri tiyatro oyuncularının oyunları daha iyi oynaması, vurgu ve tonlamaya dikkat etmesi amacıyla oyun yazarlarınca kullanılıyordu. Aynı durum, aynı amaçla mı bilinmez, Türk tarihinde de gerçekleşti. Noktalama işaretleri ilk kez Şinasi tarafından ŞAİR EVLENMESİ adlı oyunda kullanıldı. Hatta oyunun öncesinde kullanılacak birkaç noktalama işareti açıklandı. Aynı dönemin önemli isimlerinden Ahmet Mithat Efendi de FELATUN BEY İLE RAKIM EFENDİ adlı hikayede nokta, iki nokta, soru, ünlem işareti, ayraç, köşeli ayraç, konuşma çizgisi gibi işaretlere yer vermiştir.

Beklenildiği üzere, Tanzimat döneminde tiyatro oyunu ve diğer düz yazı türlerinde, daha sonra şiirde kullanılmıştır. Ama çeviri ve uyarlama metinlerde aslında sadık kalınarak noktalama işaretleri kullanılmıştır.

Tanzimat Döneminden Sonra Noktalama İşaretlerinin Durumu Nedir?

Tanzimat döneminden sonra gelen Servet-i Fünun döneminde ve hatta Servet-i Fünun dönemine hazırlık olarak değerlendirilen Tanzimat dönemi II.döneminde noktalama işaretleri amaçlarına uygun olarak kullanılmaya başlanmıştır. Salim Durukoğlu’nun belirttiği gibi özellikle, şiirde Mehmet Akif Ersoy ve Tevfik Fikret noktalama işaretlerini doğru kullanmak için özen göstermişlerdir. Düzyazı alanında da ise Halit Ziya Uşaklıgil, noktalama işaretlerinin kullanımında ciddi çaba sarf etmiştir.

Milli edebiyat döneminde, yazım üzerine yoğunlaşma yaşanmıştı. Türkçenin sadeleştirilmesi için Genç Kalemler ciddi çabalar sarf etmişler, yeni bir imla yaratma hususunda hiç de hafife alınmayacak girişimler yapmışlardır. Milli edebiyatın fikir aynası olarak yayın yapan Genç Kalemler dergisindeki yazılarda noktalama işaretlerinin kullanımı göze çarpmaktadır. Tanzimat döneminde yerleşen noktalama işaretlerinin temeli, Şinasi ile birlikte atılmış ve Cumhuriyet döneminde de bu temelden devam edilmiştir.

Cumhuriyet döneminde, önemli bir gelişme olarak harfler değişmiş, imla resmen yeniden inşa edilmiştir. Yalnız bu dönemde, noktalama üzerine fazlaca düşülmemiş ancak 1940’lı yıllarda yazım kılavuzuna noktalama işaretleri girmiştir. Ama yazım kılavuzunun işi noktalama işaretleri olmadığı için bu konu kısaca ele alınmıştır.

1940 yılına kadar, ünlü bir sözlükçü olan Şemseddin Sami, Usûl-i Tenkit ve Tertib adlı eserinde noktalama işaretlerini, kendi terimleriyle açıklamıştır. Tam 14 tane noktalama işaretini sıralamıştır. Adında “Türkçe” geçen ilk Osmanlıca sözlük olan Kamus-ı Türkî adlı eserinde de bu 11 adet noktalamadan söz etmiştir. Bu noktalama işaretlerinden bir kısmını almamış ama eşit (=) , dik eşit( II), yatay çift eşit ( ==) gibi şuan kullanmadığımız işaretleri tanıtmıştır. Cumhuriyet döneminde, Türkçe adeta yeniden şekillenmiş ve noktalama işaretleri de standart hale gelmiştir.

Noktalama İşaretlerinin İsimleri Nereden Geliyor?

İlk noktalama işaretlerinden olan nokta, dünya literatüründe punctûs, periodus, colon, point, dot gibi adlarla anılır. Türkçede ise nokta ve Şemseddin Sami’nin önerisi ile kâtı’a terimleri önerilmiştir. Her ikisi de Arapça olan terimlerden “nokta” tercih edilmiştir. Nokta kelimesinin asıl anlamı “delmek, gagalamak” manasındaki Aramice / Süryanice aslına kadar iner.

Virgül, noktayla birlikte kullanılan en eski noktalama işaretlerindendir. İşaret noktadan doğmuştur ve aslında yargı bildirmeyen ve okuyucunun okuma sırasında biraz ara vermesini sağlayan işarettir. İsim, Fransızcadan gelir. Fransızcası virgula olan kelimesinin aslı da Latincedir. Esas olarak, “ince dal, çubuk” anlamına gelir. Almanca “komma”, İngilizce “comma” diye bilinir. Türkçede, 19.yy Osmanlı Türkçesi zamanında fasıla ve mifrez olarak anılmış, daha sonra “virgül” benimsenmiştir.

Noktalı virgül de Antik Yunan döneminden bu yana kullanılır. Bu işareti gören okuyucu, virgülden daha fazla duraksaması gerektiğini anlardı. Osmanlı Türkçesine müfreze adıyla girmişe de daha sonra Türkçeleştirilmiştir.

Türkçenin en eski noktalama işareti olan iki nokta üst üste ifadesi İngilizcede “colon” adlıyla anılır. Colon kelimesi aslen Grekçedir ve “ağacın ana dalı” anlamına gelir. Osmanlı Türkçesinde “şariha” denmiştir. Şariha, “açıklayan” anlamında sıfattır.

Üç nokta, eski dönemlerde iki nokta şeklinde de kullanılırdı. Osmanlı Türkçesinde “nukât-ı takdîriyye”, “nikât-ı kat”, “iki nokta”, “noktateyn” gibi farklı adlar almıştır.

Soru işareti, Antik Yunan’dan bu yana kullanılagelmiştir. Ara ara kullanılmadığı görülse de ilk zamanlar, retorik için kullanılmıştır. İlk hali, ters şekildedir. Osmanlı Türkçesi döneminde, Tanzimat döneminden bu yana kullanılagelmiştir. Osmanlı Türkçesinde istifhâmiyye olarak geçer.

Ünlem işareti de Antik Yunan döneminden bu yana kullanılır. Alman ekolünde ünlem işareti 1797 yılında Martin Luther King ‘in İncil basımında ilk kez görülmüştür. Osmanlı Türkçesinde şaşkınlık bildiren anlamına gelen taaccübiye terimiyle karşılanmıştır.

Kısaca

Noktalama işaretleri, ilk kez retorik yani güzel konuşma amacıyla kullanılmıştır. Matbaadan önce, yazma işleri, kişilerin elindeyken matbaanın icadından sonra noktalama işaretleri de diğer pek çok şey gibi değişmiş ve gelişmiştir. Matbaa ile, kişiler yalnız okuma kültürüne adapte edilmiş, metni yorumlama zahmeti, noktalama ile okuyucu üzerinden biraz da olsa alınmıştır.

Türkçe, matbaa ile geç tanışmış dolayısıyla yazılı kültüre geç adapte olduğu için noktalama işaretlerinden standartlaşmayı Avrupa’dan yüzyıllar sonra yakalamıştır. Terimleşme ve standartlaşma ise ancak Cumhuriyet dönemiyle birlikte gelmiştir.  

Kaynaklar

TÜRK DİLİNDE NOKTALAMA İŞARETLERİNİN KULLANIMI VE TARİHİ GELİŞİMİ. Salim Durukoğlu, Betül Büyükelçi. AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ 2018 (S.14) c.6 / s.11-26.
NOKTALAMA İŞARETLERİNİN TARİHİ, Faysal Okan Atasoy. Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 5/2 Spring 2010.
A HISTORY OF PUNCTUATION, Jane m. Gerardot. Indiana on February 28, 2014
TÜRK DİLİNİN TARİHİ. Ahmet CAFEROĞLU. Akçağ Yayınları, 2004

Yorumunuzu Paylaşın