Polye Nedir, Nerelerde Görülür?
Polye, karstik karakterli geniş arazilerde oluşan ova görünümlü büyük çukurlardır. Karstik aşındırma şekillerinin en büyüğüdür.
Polye, çok büyük karstik çukurlara verilen addır. “Karstik ova” olarak da ifade edilir. Kilometrelerce uzunlukta olabilen polye; lapya, dolin, uvala ve obruk olarak tabir edilen yeryüzü şekillerinin en büyüğüdür. Polye, yüksek dağlar arasında oluşur. Geniş düzlükler ve ovalar genel olarak “polye” olarak tanımlanır. Çözülebilen kayaların veya kireçtaşlarının çözülmesi, dolin, uvala, lapya gibi erime çukurlarının birleşmesiyle ortaya çıkar. Sırpça “ova” anlamına gelen polye, coğrafya literatürüne de bu dilden girmiştir. Ancak ovalar için değil “karstik düz çukurlar” için kullanılır. Örneğin; Muğla ili ve Akseki ilçesinin alanlarının karakteri polye oluşumudur.
Polyenin Özellikleri Nelerdir?
Polye, uzunluğu ve genişliği 30-40 kilometreyi bulabilen, hatta daha çok geniş ovalar ve arazilere denir. Ancak polyelerin normal ovalardan bazı farklılıkları vardır. Karstik bölgelerde oluşan polyeyi daha yakından tanımak için “karstik” ifadesini biraz açalım.
Karstik; aşınmaya karşı direnci olmayan ve kolay eriyebilen arazilere verilen genel bir tanımdır. “Karst” olarak literatüre giren bu tür bölgeler kayaçların erimesiyle oluşan yeraltı akıntılarını barındıran, kireçtaşı ve dolomit mineralleri içeren bölgelerdir. En küçük aşındırma şekline “lapya” denir. Büyüklük sırasına göre dolin, uvala ve obruklar karstik yer şekilleridir. En büyük karstik oluşuma veya göllere de polye adı verilir.
Polyelerin üzerine sürekli veya geçici göl veya göletler bulunur. Bu tür polyelere “gölova” adı da verilmektedir. Gölovalar şöyle oluşur: Polyeler, çukur arazilerdir. Yağmur suları bu çukurlarda kalır. Polyelerin tabanında veya kenarında bulunan ve “düden” olarak ifade edilen karstik kayaçlar bu suları emerek drene eder, yani yeraltına boşaltır. Yağış miktarı arttığında, sel oluştuğunda veya atıklar sebebiyle düdenler tıkanır. Bu sebeple polyelerin tabanında göller veya gölcükler oluşur. Böyle bir oluşum sonucu polyeler “gölova” olarak tanımlanır. Örneğin, Arnavutluk ve Yugoslavya arasındaki İşkadra Gölü de bir polyedir.
Polyelerin tabanlarında alüvyonların birleşmesiyle karstik ovalar oluşur. Alüvyonlar, akarsuların taşıdığı çakıl taşı, kil, kum gibi taş ve kaya parçalarının elverişli alanlarda birikmesiyle oluşan tortulara denir. Bu şekilde alüvyonlar geniş vadilerin veya polyelerin tabanlarında ovalar oluşturur. Karstik ovalar veya polyeler genellikle fay hatları üzerinde bulunur. Bu sebeple polyelerde sıcak su kaynakları da bulunur.
Ülkemizdeki Polyeler Nerelerde Bulunur?
Türkiye’de genellikle Akdeniz ve İç Batı Anadolu bölgelerinde, Toroslar ve çevresinde polyeler görülmektedir. Türkiye’de başlıca polyeleri şöyle sıralayabiliriz: Muğla, Milas, Seki, Bozova, Akseki, Elmalı, Kestel, Gembos, Korkuteli, Acıpayam, Tefenni, Tavas, Çivril, Yellice, Şuhut, Güngörmez, Karabedir, Çukurkaya…
Türkiye’deki en büyük polyeler şunlardır: Elmalı Polyesi 200 kilometrekare, Kestel Polyesi 128 kilometrekare, Bozova Polyesi 114 kilometrekare, Muğla Polyesi 48 kilometrekare, Gembos Polyesi 42 kilometrekare…
Karstik Aşındırma Şekilleri
Karstik şekiller ve ovalar, yağışlar ve yeraltı sularının etkisiyle meydana gelen aşınmalar sonucu oluşur. Bu şekiller büyüklüklerine göre çeşitli adlarla tanımlanır.
Karstik şekiller büyüklük sıralarına göre şöyledir;
Lapya: Kalkerli yamaçlarda oluşan küçük oluklardır. Yağmur ve kar sularının yüzeyi eritmesi ile ortaya çıkar. Oluk, oyuk, delik, çukur veya kanal gibi tiplerde oluşabilir. Düz arazilerde oyuk ve çukur şeklinde, eğilimli arazilerde oluk ve kanal şeklindedir. Büyüklükleri birkaç santimetreden 10-15 metreye kadar çıkabilir. Toros ve Bolkar dağlarında lapya oluşumları fazladır.
Dolin: Kalker paltolar üzerinde görülür. Lapyaların birleşmesiyle ortaya çıkar. Derinlikleri fazla değildir, geniştir. Oval şekilli erime, kapalı veya yarı açık çukurlardır. Halk arasında “kokurdan” ve “koyak” gibi adlarla da tanımlanır. Erime ve Çökme dolinleri olarak ikiye ayrılır. Erime Dolinleri; kalker yüzeylerini yağmur sularının eritmesi ile ortaya çıkar. Çökme Dolinleri; Yeraltı mağaralarının tavanlarının incelmesi sonucu çökmesi ile ortaya çıkar. Derinlikleri fazladır. Yamaçları eğimlidir, tabanlarında iri bloklar bulunur. Batı ve Orta Toroslar’da yaygın olarak dolin görülür.
Uvala: Derinleşen ve genişleyen dolinlerin birleşmesiyle ortaya çıkan büyük çukurlardır. Tabanlarında kalker çıkıntıları vardır. Düzensiz şekle sahiptir. Uludağ Dağtepesi’nde uvalalar görülür.
Obruk: Kuyu şeklinde derin ve büyük çukurlara obruk denir. Üç yüz metre derinliği olan obruklar vardır. Obruk tabanlarında gölcükler bulunur. Yeraltı sularının karbondioksit ile birleşimi sonucu kireçtaşı içeriği yoğun olan topraklar çözülür. Bir süre sonra yeraltı mağaraları oluşur ve üzerindeki toprak çözülen toprağın açtığı boşluğa düşer. İç Anadolu ve Toroslar’da yaygın olarak görülür. İçel’deki Cennet-Cehennem Mağaraları ve Konya Kızören obrukları Türkiye’nin en büyük obruklarıdır. Konya Havzası’nda 20’nin üzerinde obruk vardır. En meşhur obruk 300 metre genişliği ve 145 metre derinliği bulunan Kızören Obruğu’dur.
Polye: Kilometrelerce genişlikte karstik arazilerde oluşan ova görünümlü çukurlardır. Toroslar’da yaygın olarak görülür.
Mağara: Kalkerli arazilerdeki çatlaklardan sızan yeraltı sularının oluşturduğu büyük boşluklardır. Bir insanın sürünerek girebileceği genişlikteki derin yeraltı boşluklarına verilen addır. Türkiye’deki en önemli mağaralar şunlardır; Damlataş, Narlıkuyu, Düden, İnsuyu, Kızılin.
Düden: Polye, uvala, dolin veya obruk gibi yüzeyden kapalı ova, havza veya çukurların tabanında ve kenarlarında bulunan suları yeraltına boşaltan şekillerdir. Daire biçimli kapalı çukurlardır. Yer altı sularını birbirleriyle bağlayan kanallara verilen addır. Halk arasında ‘su çıkan’ veya ‘su batan’ ifadeleri ile de bilinir.
Çıkmaz (Kör) Vadi: Karstik karakterli bölgelerdeki akarsular düdenden geçerek yeraltında yolculuğunu sürdürür. Bu akarsuların oluşturduğu ve yeryüzünde süreklilik göstermeyen vadilere ‘kör vadi’ veya ‘çıkmaz vadi’ adı verilir.
Polyeler ve Yaşam
Polye arazilerinin tabanında “terro-rossa” şeklinde ifade edilen kırmızı topraklar vardır. Bu topraklar demir oksit içerdiği için rengi kırmızıdır. Bu topraklar kalkerli kayalar üzerinde oluşur. Kırmızı topraklarda kireç oranı oldukça yüksektir. Polyeler, tabanlarındaki kalkerli ve kireçli oluşumlar ve topraklar bulunduğu için tarıma elverişli olmayan, kurak ve çorak araziler olabiliyor. Ancak organik gübreleme ve sulamayla bazı polyelerde tarımsal faaliyetler uygulanabilir.
Büyük karstik alanlar olan uvala, dolin ve polye gibi arazilerde yerleşimler ve beşeri faaliyetler görülebilirken, lapya gibi daha küçük alanlarda mevsimsel veya dönemlik yerleşimler olur. Türkiye’de karstik özellikli araziler yerleşim ve tarım için kullanılabilirken, orman alanı, mera ve otlak, turizm ve madencilik için de değerlendirilebilmektedir.
Türkiye’deki polyelerde çok sayıda il, ilçe ve köy bulunur. Örneğin Muğla, bir polyede yerleşmiş insanların oluşturduğu bir ildir. Bu sebeple Muğla Polyesi, Türkiye’nin en büyük polyeleri arasında yer alır. Toros Dağları üzerindeki Elmalı, Kestel ve Akseki ilçeleri de polyeler üzerindeki yerleşimlerdir. Özellikle köy ve ilçelerin seçiminde insanlar için faydaları göz önüne alınır. Arazinin topoğrafyası, yerleşime uygunluğu ve tarımsal potansiyeli insanların yerleşimi için önemlidir. Bu sebeple karstik şekiller içinde insan yaşamına en uygun alanlar polyelerdir.
İnsanların polyeleri tercih etmesi bazı sorunları da beraberinde getirir. Özellikle polyelerin kenar yükseltilerinin yamaçlarına kurulmuş yerleşimler, alanın karstik özelliğini yitirmesine yol açar. Polye tabanlarındaki yerleşimler de tarımsal alanlarının miktarını azaltır. Bu sebeple bazı çevresel sorunlar ortaya çıkar. Deniz seviyesinden yüksekte olan polye tabanları, atık sular, sıvı ve katı atıklar sebebiyle kirlenmeyle karşı karşıya kalmaktadır. Bunun dışında karstik alanlardan tarımsal faaliyet için yararlanılan polyelerin tabanında genellikle düdenler bulunur. Bu düdenler çevresel etkilerle yağışlı mevsimlerde tıkanır. Bu sebeple geçici göller oluşur ve bu durum tarımsal faaliyetleri olumsuz etkiler. Düdenlerin tıkanmasının en büyük sebebi düden ağızlarındaki atıklardır. Bu sebeple polyelerdeki yerleşim alanlarında aşırı yağışlarda sel ve su baskınları yaşanabilmektedir.