Türk Edebiyatı'nda Sembolizm
Sembolizm yani Simgecilik, Türk edebiyatında Cenap Şahabettin ile başlasa da Cenap Şahabettin’in Sembolizmden ne anladığı tartışma konusudur. Bu bakımdan bizde en önemli Sembolist şair Ahmet Haşim’dir. Haşim’den sonra ise Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Muhip Dranas bu akımı takip etmiştir. Nitekim günümüze en yakın Sembolist ise özellikle bu akımı “Solgun Bir Gül Oluyor Dokununca” adlı şiirinde yansıtan Behçet Necatigil’dir.
Sembolizmin kurallarını ortaya koyan Ahmet Haşim’dir. Piyale ön sözünde şiirden ne anlamamız gerektiğini kendi şiir dünyasından yola çıkarak maddeleştirmiştir. Bu ön sözün kaynağı ise aslında Paul Verliane’nin “Şiir Sanatı” şiiridir. Bu bakımdan hem Sembolizmi anlamak hem de Ahmet Haşim’in şiir dünyasını anlamak için bu şiiri çözümleyeceğiz.
ŞİİR SANATI
Musiki, her şeyden önce musiki;
Onun için tekli mısradan şaşma.
Kıvrak olur, erir havada sanki;
Ağır aksak söylenişe yanaşma.
Kelime seçerken de meydan senin;
Bile bile bir nebze aldanmalı.
Dumanlısı güzeldir türkülerin;
Öyle hem seçik olsun hem kapalı.
Güzel gözler tül ardında görünsün
Gün ışığı titremeli şiirinde
Ak yıldızlar maviliğe bürünsün
Ilgıt ılgıt sonbahar göklerinde.
Ara rengin peşindeyiz çünkü biz;
Rengin değil, ara rengin sadece.
Ancak öyle sarmaş dolaş ederiz
Kavalı boruyla, rüyayı düşle.
Nükte belâsından kurtulmaya bak;
Acı zekâ, sulu gülüş neyine?
İşe karıştı mı bu cins sarımsak
Maviliğin yaş dolar gözlerine.
Tut belagati boğazından sustur
El değmişken bir zahmete daha gir.
Kafiyenin ağzına da bir gem vur
Bırakırsan neler yapmaz kim bilir?
Nedir bu kafiyeden çektiğimiz!
Hangi çocuk, hangi deli
Sarmış başımıza bu meymenetsiz,
Bu kof sesler çıkaran kalp inciyi?
Hep musiki, biraz daha musiki;
Havalanan bir şey olmalı mısra
Deli bir gönülden kalkıp gitmeli
Başka göklere, başka sevdalara.
Dağılıp tozu sabah rüzgârına
Mısraların alsın başını gitsin
Kekik, nane kokaraktan, dört yana…
Üst tarafı edebiyat bu işin.
1. Dörtlük için: Bu hem Avrupa için hem de Türkiye’deki şiir sanatı için yeniliktir. Ayrıca bu dörtlük direk Ahmet Haşim’in şiir görüşünü yansıtmaktadır. Hatta Piyale’nin ön sözünde musiki konusu oldukça net bir şekilde uzunca işlenmiştir.
Bu dörtlükte;
- Şiir, müzik için bir araç olarak görülüyor.
- Şiire uygun bir müzik bulunması, icat edilmesi
vurgulanıyor.
- Şiire müziği daha uygun hale getirmek için uzun
ve karışık dizeler yerine kısa ve tekli dizelerin tercih edilmesi söyleniyor. Bu
aslında kelimelerle müzik oluşturma tekniğidir, kısa kelimeler her zaman uyumlu
olmaya daha yatkındır.
Bu dörtlükte, Sembolizmin temelleri atılmıştır, ülkemizdeki sistem de aynı şekilde işlemektedir. Ahmet Haşim de şiirlerinde kısa dizeler kullanmıştır.
2. Dörtlük: Sembolizmin şah damarı anlam kapalılığından bahsediliyor bu dörtlükte. Şair, kelime seçerken özgürdür evet ama tek bir şartla; seçtiği kelimeye yeni bir anlam vermek…
Türkülerin dumanlısı güzeldir dizesi de bu anlam kapalılığını tam olarak açıklıyor aslında. Dumanlı olan şey, hem görünür hem görünmez haldedir; yani siluet şeklindedir. Verlaine, şiirin de dumanlı olmasını gerektiğini söylüyor.
3. Dörtlük: Bu dörtlük, birinci ve ikinci dörtlükteki kuramsal ifadelerin pratiğe dönmüş halidir. Yani bu iki dörtlükte sembolist şiir parçaları vardır.
4. Dörtlük: Ana renklerin istenmediğini belirten oldukça hoş bir dörtlüktür. Ana renkleri istemiyorlar çünkü ana renklerin düpedüz bir tanımı vardır. Kırmızı denince akla sadece kırmızı gelirken ara renklerin bu kadar keskin tanımları yoktur. Sembolistler, Parnasyen şiire inat, hiçbir şeyi olduğu gibi belirgin bir biçimde göstermezler. Hayatın belirgin bir şey olmadığını ve eğer hayat belirgin değilse şiirin belirgin olmasının bir anlam ifade etmediğini savunurlar Sembolistler. Türk edebiyatında da Ahmet Haşim için aynı şey geçerliydi. Ahmet Haşim’in şiirleri ilk bakışta anlaşılmazdır ve çok katmanlıdır.
5. Dörtlük: Önceki üç dörtlüklerde müzik kavramı, sözcük kullanımı üzerine durulmuştu. Ayrıca şiirde kullanılan sözcüklere verilen anlam üzerine duruluyordu. Kapalı anlam yeğ tutulup her şeyin açık açık anlatıldığı şiirler tercih edilmiyordu. Bu dörtlükte ise nükteden bahsediliyor. Nükte demek; espri, şaka demektir. Lirik şiirde nükte olmaz çünkü nükte yapmak zekâ işidir. Her ne kadar bu dörtlükte bir nükte olmuş olsa da sonuçta bu bir didaktik şiirdir, lirik değil.
Aynı keza Ahmet Haşim de sadece düz yazılarında yani fıkralarında mizah kullanıyordu, şiirlerinde mizah yoktu. Ahmet Hamdi Tanpınar ve Cenap Şehabettin için de aynı durum geçerlidir.
6. Dörtlük: Bu dörtlükte kafiye ve belagate bir karşı çıkış var haklı olarak. Belagat düzenli ve güzel söz demektir. Burada kilit kelime düzenliliktir çünkü Pozitivist bir anlayışı reddeden bir akımın düzenli bir durumu kabul etmesi beklenemez. Ayrıca şiirde düzenlilik, şiirde müziği olumsuz yönde etkileyen bir durumdur; bir nevi kolaya kaçmaktır. Bütün bunların yanı sıra belagate karşı çıkış bir nevi Romantik anlayışa başkaldırı olarak görülüyor.
Sembolistler kafiyeyi gereksiz görürler çünkü zaten şiirde bir musiki tutturmuşlardır. Bütün bunlara rağmen şiir tamamen serbest biçimde yazılmıştır diyemeyiz ki serbest şiir Sürrealist akım ile beraber ortaya çıkacaktır. Nitekim Ahmet Haşim de Ahmet Hamdi Tanpınar da serbest şiir yazmamışladır. Hatta Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Ne İçindeyim Zamanın” şiirinde az da olsa kafiye vardır.
Diğer dörtlüklerde de bahsedilen şeyler hemen hemen aynıdır. Türk edebiyatındaki Sembolist akımın en önemli temsilcisi olan Ahmet Haşim’in koyduğu kurallar da bu şiirde bahsedilen kuralların aynısıdır.